Boykotun söylemi söylemin boykotu ..
Son günlerde Türkiye’de siyaset sadece kürsülerde değil; market raflarında, restoran girişlerinde, hatta boş alışveriş torbalarında konuşuluyor. Gündemin en sıcak başlığı: boykot çağrıları. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “haftalık mitingler” ve “ekonomik boykot” çağrısı, siyasetin diline yeni bir boyut kazandırdı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından muhalefet cephesi yalnızca sandıkla değil, artık alışveriş sepetiyle de mücadeleye hazırlanıyor gibi görünüyor. Bu çağrıların hedefinde ise sadece iktidar değil; onun ekonomik çevresi, medya ayağı ve kamuoyuna yön veren tüm organları bulunuyor. Özgür Özel’in hedef gösterdiği markalar arasında Doğuş Grubu ve Nusr-Et gibi sembolik isimlerin bulunması, tesadüf değil. Bu şirketler, muhalefet gözünde yalnızca ticari aktörler değil; sistemin devamlılığını sağlayan, “itibar inşasına” katkıda bulunan figürler. Yani mesele bir porsiyon biftek ya da bir fincan kahve değil—mesele, kimin parasını, kime kazandırdığı. Bu çağrılar hükümet cephesinde sert bir tepkiyle karşılanırken . Ticaret Bakanı Ömer Bolat, boykotları “ekonomik sabotaj” olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da benzer bir şekilde, bu tarz girişimlerin toplumsal uyumu bozabileceğini, ekonomik istikrarı tehdit ettiğini savundu. Hükümetin yaklaşımı açık: Boykot, bir halk refleksi olabilir ama siyasi bir stratejiye dönüşürse “toplum........
© Yeni Meram
