Nenem Rumca da Bilirdi
Ben küçükken nenem bazen Rumca bireyler söylerdi. Ne dediğini anlamazdım. Sadece duymaya alışık olmadığım kelimeleri, başka dile ait olan sözlerin arasından anlam çıkarmaya çalışırdım. Her kelimenin karşılığını tahmin etmeye çalışır, ancak benzer bir şey bulamazdım. Nenem rumca bilirdi. Çünkü komşuları Rum’du o başka bir dil öğrenmek için özel bir kursa gitmemişti, birlikte yaşarken, dinlerken, paylaşırken öğrenmişti, öğretmişti.
Nenem Yeroşibu köyünde doğmuş, orada büyümüştü. Kıbrıs haritasının en altlarında Baf’ın yanında olan bu köy, bir zamanlar Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların iç içe yaşadığı, tarlada birlikte çalışı, kahvede birlikte oturduğu yerlerden biriydi. Nenemin anlattığına göre, komşu kadınlar ekmek hamurunu birlikte yoğurur, birinin fırınında herkesin ekmeği pişirilirdi. Düğünlerde karşılıklı oyunlar oynanır, birbirlerinin farklı inançlarına saygı duyulurdu.
Bir gün odun sobasının başında otururken bana rumca sayı saymayı öğretmişti. "Éna, dýo, tría," diye başlayıp on’a kadar devam etmişti. Ben yanlış söyledikçe gülümseyip düzeltiyordu. “Esi değil Cenk, éxi,” deyip, elleriyle de gösteriyordu. On deyince ikimizin de elleri havada birleşirdi. O an ne Rumcaydı mesele, ne Türkçe. O an sadece torunuyla oynayan bir büyükanne vardı ve o anın sıcaklığı vardı. Unutulmaz.
Bizim kuşak belki de son tanıkları bu birlikte yaşanmış hayatların. Nenemin........
© Yeni Düzen
