Bu Mal Kimin?
“Ne günler! Bir anda Rum malı ana sütü kadar helal oldu. Bu malı satan melek oldu, satın alan hâlâ şeytan.”
Yılların sendikacısı Ulaş Gökçe’nin bu sözü düşündürdü beni…
Bir tutarsızlığa işaret etti.
Haklı.
“Eşdeğer” dedikleri, bu düzenin icat ettiği bir kavram.
Bu yalan düzenin…
Elbette diyebilirsiniz ki: Savaş oldu, çok insanın yaşam alanı güneyde kaldı, mecburi göç etti, açıktaydı… Ne yapacaktı insanlar?
Evet, doğru.
İnsan başını sokacak bir yer ister.
Bir yuva, bir iş kurmak, yaşamak ister.
Bir “insanlık hali” bu…
Bir zorunluluk…
Ama bu zorunluluk, başkasına ait malların ticaretine; hatta tam bir ranta, fırsatçılığa, çözümsüzlüğe dönüşünce…
Hele de siyasi çözümden vazgeçildiyse…
İşler değişir!
Kıbrıs’a sonradan taşınan nüfusun mülkiyet ilişkisi ise bambaşka bir mesele, elbette…
***
Yine de…
Kıbrıslı Rum mallarını ticari amaçla satmak, kimi için haram, kimi için helal olunca…
Bu da samimi değil.
En azından........
© Yeni Düzen
