Raylar Çekildi, Kartlar Yeniden Dağıtılıyor
Günümüz dünyasında siyaset, iç ve dış dinamikleri eşzamanlı olarak okuyabilme ve birlikte yönetebilme yeteneğiyle şekillenir. Olaylara “iç” ya da “dış” siyaset gibi keskin ayrımlarla yaklaşmak, çoğu zaman gerçekliği ıskalamamıza neden olur.
Aksine siyaset, bu iki alanın birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu, ayrıştırılamaz bir zemin üzerinde yürür. Örneğin ekonomide atılacak her adımın dış politikaya, dış politikadaki her gelişmenin ise ekonomiye, toplumsal yapıya ya da siyasal dengeye etkisi kaçınılmazdır.
Özellikle hegemonik bir güç konumunda değilseniz, bu karşılıklı etkileşim daha da belirginleşir. Sosyal politikalar, gelir adaletinin sağlanması, yatırım ortamının yaratılması, nüfus ya da göç politikalarının tasarımı gibi temel başlıklar, iç ve dış dinamikler arasındaki denge gözetilmeden hayata geçirilemez. Kapitalist sistem, ülkelerin ekonomik yapılarını birbirine eklemleyerek bağımsız karar alma yetisini büyük ölçüde sınırlandırıyor. Artık bir ülkedeki ekonomik değişim, sadece o ülkenin siyasi iradesine bağlı olarak şekillenmiyor. Bu gerçek, Soğuk Savaş döneminde bile geçerliydi. Sovyetler Birliği gibi planlı ekonomiyi öngören ülkelerde bile dış politika ve ekonomik yönelimler birbirinden bağımsız değildi.
Bugün popülist siyaset ve buna bağlı otoriter yönetimler birçok ülkede yükselişte. Bu duruma bağlı hegemonik arayışlar, küresel kutuplaşmalara zemin hazırlarken, ekonomik ve güvenlik politikaları ekseninde kurulan ittifakları daha belirleyici hale getiriyor. Güçlü ekonomik iş birlikleri, dış politikada pozisyon almanın, güvenlik alanında yön belirlemenin temelini oluşturuyor. Modern uluslararası sistem, Ortaçağ’daki........
© Yeni Düzen
