menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump’ın yüz günü

13 0
05.05.2025

Trump’ın yüz gününü değerlendiren yazılar etrafta uçuşuyor. Trump’ın vaatleri, adeta devrim niteliğinde bir dönüşümü işaret ettiğinden yüz gün sonucu görmek için yeterli bir süre değil. Zaten söz konusu değerlendirmeler üstü örtülü bir hayal kırıklığını da yansıtıyor. Başkanın ilk yüz gününü kaotik ve kontrolsüz bulanlar çoğunlukta. Gallup, Washington Post ve ABC’nin yaptığı son kamuoyu yoklamaları ilk yüz gün değerlendirmesinin olumsuz olduğunu gösteriyor. Rakamlar çok keskin; bilindiği üzere Trump, 2024 seçimlerini büyük bir zaferle, yüzde 60 üzerinde bir onaylama ile kazanmış, Kongre’nin iki kanadında çoğunluğu ele geçirmiş ve bu desteği de arkasına alarak müesses nizama (içeride ve dışarıda) bir savaş açmıştı. Bugün bahsettiğim kamuoyu yoklaması (Nisan 2025 rakamlarına dayanarak) başkanın ilk yüz gün onaylanma oranının yüzde 39’lara gerilediğini söylüyor. Tabi kamuoyu yoklamalarının gerçeği temsil edip etmediği son yıllarda büyük bir soru işareti. Seçimlerde büyük ve prestijli yoklamalar başa baş bir yarış öngörmüş, Trump ise ortalığı silip süpürmüştü. Yine de yoklamalar önemli zira bize iki gerçeği hatırlatıyor:

1)- Müesses nizam diye adlandırılan liberal değerlerin Amerikası’nı Trump, elitler arası uzlaşı ve zenginleşme/güçlenme (MAGA- Amerika’yı Yeniden Büyük Yapma) vaadi ile teslim alabilmiş değil. Bu kesim özellikle Amerikan değerleri (özgürlük, demokrasi, devletin bu değerleri destekleme sorumluluğu vb) üzerinden koordineli görünmemeye çalışan bir direniş gösteriyorlar. Direniş sessiz zira Demokrat Parti eliti, Trump ve destekçilerini aşağılayan ve ABD değerlerinin aslında ne kadar üstün olduğunu söyleyen muhalefetten bir sonuç elde edemedi bugüne kadar. Ayrıca MAGA’nın bir amaç olarak halkın gönlünü zenginleşme, üretme-çalışma-para kazanma hayali üzerinden çeldiğinin de farkındalar. Dolayısıyla bugünün muhalefeti amaca değil yönteme odaklandı. Bu konuda başlıca mücadele sağası yönetimin göçmen politikaları. Bilindiği üzere Amerikan halkı, seçim sırasında Trump’ın yabancı karşıtı/göçmen karşıtı post-Faşizm sınırlarındaki söylemini satın almıştı. Fakat savaş döneminden kalma Yabancı Unsurlarla Mücadele Yasası benzeri yasaların kullanılarak yasa dışı göçmen sorunuyla başa çıkılmaya çalışılması, yani amaçtan ziyade uygulama, Amerikalıların bir kısmının ağzında kekremsi bir tat bıraktı. ABD’ye geleli yıllar olmuş, hatta burada evlenmiş, yasal veya yasal olmayan işler içerisinde Amerikan ekonomisinin mini minnacık çarkı olmuş insanların sokaktan adeta kaçırılma görüntüleri içerisinde alınıp, Guatanama’da filan bir kampa tıkılması ya da Colombiya’ya filan postalanması ve usulle ilgili itirazlara rağmen bir türlü geri getirilememeleri sıradan Amerikalıyı adalet gibi hususlar üzerinden tedirgin etmese dahi yöntem üzerinden rahatsız etti. Trump yönetimi, uygulanan “biraz insanlık dışı yöntemi” güvenlik endişeleri üzerinden meşrulaştırmaya devam ediyor ama burada da sıkıntılar var.

Güvenliği güç üzerinden sağlama, korumacılık, yerli-milli (made in America) üretim üzerinden puan toplayan bir yönetimin yapmaması gereken hatalar yapılıyor. Örneğin bu konularda ahkam kesen İç Güvenlik Bakanı, restoranda içinde kimliğinin filan olduğu çantayı çaldırıyor, Ulusal Güvenlik Baş Danışmanı, yabancı yazılım üzerinden (Signalgate) Yemen savaş planlarını paylaşıyor. Trump, eleştiriler karşısında........

© Yeni Birlik