Türkiye ve Türk kimliği II – Türk kimliğinin tarihsel ve genetik kökenleri
Bir toplumun kimliği denince bugünlerde ilk akla gelen – açıkça söylenmese de- ırkıdır. Küresel emperyalizmin etki ajanları eliyle Türkiye’de son kırk yıldır bu algı sürekli teşvik edildi. Irkın bir toplumun tarih öncesi çağlarında kapalı bir coğrafyada kapalı bir topluluk olarak yaşaması sonucunda insanların sahip olduğu genetik yakınlıktan kaynaklandığından geçen yazıda bahsetmiştik. Modern toplumlar dil ve kültür etrafında şekillenmiş kavimler temelinde oluşmuştur. Birkaç istisna haricinde her kavmin farklı ırkların melezlenmesi ve tarih içinde ortak bir kültür üretmesiyle oluştuğundan da söz etmiştik. Bugün Türkiye’de bizim bildiğimiz 1000 yıl içinde oluşan Türk kimliğini inceleyeceğiz. Ancak öncelikle Türk Kavminin daha buraya gelmeden önce birbirinden farklı ırkî özellikler özellikler içeren Boylardan oluştuğundan bahsetmemiz gerekir.
Türk kavmi genel olarak Oğuzlar, Kıpçaklar, Karluklar ve bugün Çuvaşlar ve Kazan Tatarları tarafından kısmen temsil edilen ama genel olarak tarihten adlarıyla silinmiş Kumanlar olmak üzere dört ana boydan oluşur. Bunlar her biri zaman içinde birbirinden giderek farklılaşmış Türk lehçeleri konuşurlar. Roma, Çin ve Pers kroniklerine göre Oğuzlar beyaz tenli, siyah veya kumral saçlı, çoğunlukla koyu renk gözlü, orta boylu insanlardır. Buna karşın Kıpçaklar Oğuzlara göre daha çekik gözlü, siyah saç ve koyu renk gözün daha baskın olduğu ırki özelliklere sahiptir. Karluklar fizyolojik özellikler olarak Oğuzlar ile Kıpçaklar arasında bir yerdedir. Öte yandan Kumanlar ise açık tenli, kumral veya sarışın adeta Vikinglere benzeyen bir Boydur. Bunların hepsinin ortak özelliği aynı göçebe yaşam tarzı ve ekonomi politiğine sahip olmaları, Gök Tanrı dini ve (farklı lehçelerle de olsa) Türkçedir. Bugün Türkiye, Gagavuzya, Kıbrıs, Azerbaycan, İran, Balkan ve Türkmenistan Türkleri Oğuz Boylarından gelir. Kazakistan, Kırgızistan ve Rusya’daki muhtelif özerk Cumhuriyetlerdeki Türkler Kıpçak asıllıdır. Özbekistan ve Doğu Türkistan Türkleri Karluk’tur. Çuvaşistan ve Kazan Türkleri, artık asimile olmuş Bulgar Türkleri ve Macarlar (Macarlar Fin – Türk karışık atalara sahiptir) ise Kumanların torunlarıdır.
Bugün Türkler arasında yapılan genetik araştırmalar Türkiye Türkleri ile yüzde 95’in üzerinde genetik yakınlık bulunan hakların Azerbaycan, İran, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye ile Balkanlar olduğu görülmektedir. Bu bölgeler Selçuklu ve Osmanlı’yla beraber gelen Oğuz Türklerinin yerleştiği bölgelerdir. Bundan doğal bir sonuç olamaz. Orta Asya’da kalan ve zamanla Moğollarla karışan Türkler ile Anadolu Türkleri arasında genetik yakınlığın az olması doğaldır. Çünkü tarih öncesinden beri bu boylar birbirinden farklı genetik özellikler içermektedir.
Şimdi konumuza girelim. Oğuz Türkleri nasıl ve ne zaman Batı Asya’ya geldi? Burada ne yaptılar ve nasıl bir tarihi ve kültürel bir macera yaşadılar? Başlayalım.
GİRİŞ
Bu dizinin ilk yazısında ırk, kavim ve millet kavramlarının tarihsel ve sosyolojik ayrımlarını ele almıştık. Bu temel kavramsal çerçeve ışığında, bu yazımızda Türkiye’deki Türk kimliğinin tarihsel ve genetik kökenlerini derinlemesine inceleyeceğiz. Türkiye’nin coğrafi konumu ve zengin tarihsel birikimi, kimlik tartışmalarını karmaşık ve çok katmanlı hale getirmiştir.
Oğuzların Orta Asya’dan Anadolu’ya göçüyle başlayan süreç, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri boyunca şekillenen kültürel ve siyasi dinamiklerle devam etmiştir. Günümüzde yapılan genetik araştırmalar ve arkeogenetik bulgular, bu tarihsel sürecin genetik miras üzerindeki etkilerini ortaya koymaktadır. Ancak genetik veriler, tek başına kimliğin tüm boyutlarını açıklamakta yetersizdir; dil, kültür ve tarihsel deneyimler de kimlik oluşumunda belirleyicidir.
Bu yazı........
© Yeni Birlik
