menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kapitalizmin ruh iklimi: Mokyr, Ülgener ve biz - I

2 0
latest

Teknolojik ilerleme, kurumlar ve coğrafya kadar, bir toplumun “ruh iklimi” de önemlidir. Joel Mokyr ile Sabri Ülgener’in fikirleri, Türkiye’nin kendi özgün kapitalizmini neden üretemediğini anlamak için güçlü bir çerçeve sunuyor.

1.GİRİŞ: KÂĞIT ÜZERİNDE KAPİTALİST BİR ÜLKE MİYİZ?

Bugün Türkiye’de kimle konuşsanız, kelimeler değişse de şikâyet benzer:

“Piyasa bozuldu”, “serbest rekabet yok”, “kurallar işlemiyor”, “Ahh, bu namussuz kapitalizm…”

Kâğıt üzerinde bakarsak bir “piyasa ekonomisi” içinde yaşıyoruz. Şirketlerimiz var, borsamız var, bankalarımız var, özel mülkiyet hukuken tanınıyor. Ama insanın içine sinmeyen bir şey var: Bu yapının altında yatan ruh iklimi, klasik kapitalist toplumlarınkine benzemiyor.

Tam da bu yüzden, bence soruyu biraz değiştirmemiz gerekiyor:

“Türkiye, gerçekten kendi özgün kapitalizmini üretebildi mi, yoksa yüz yıldır eksik, yarım kalmış bir kapitalizm mi yaşıyoruz?”

Bu soruya cevap ararken sadece faiz oranlarına, büyüme hızına, kur dalgalanmalarına bakamayız. Biraz daha derine, üç katmana aynı anda bakmak zorundayız: Toplumun zihniyet dünyasına, bu zihniyetin üzerine oturduğu kurumsal yapıya ve “yararlı bilgi”yi üreten, yayan bilgi düzenine…

Bu yazı dizisinde tam da bunu yapmaya çalışacağım. Bugün ilk adımda, modern iktisat tarihinin önemli isimlerinden 2025 Nobel İktisat Ödülü sahiplerinden olan Joel Mokyr ile benim Hocamın Hocası Sabri Ülgener üzerinden, kapitalizmin “zihniyet cephesine” bakacağım.

Sonraki yazılarda işin maddi taraflarına –coğrafya, savaşlar, toprak düzeni, sınıf yapısı, ticari ve finansal kurumlar– ve nihayet Türkiye–Rusya–Japonya karşılaştırmasına döneceğiz. Ama önce, şu meşhur soruyu soralım: Kapitalizm denen şey, sadece makinelerden ve bankalardan mı ibaret, yoksa arkasında bir ruh iklimi mi var?

2. JOEL MOKYR: AYDINLANMA “YARARLI BİLGİ” VE KABA İDEALİZMİN ÖTESİ

2.1. MOKYR NEYİ DERT EDİYOR?

Joel Mokyr, son yıllarda adını Nobel’le birlikte daha sık duyduğumuz bir iktisat tarihçisi. Onun derdi aslında çok basit bir sorudan çıkıyor:

“İnsanlık tarihinin binlerce yılında kişi başına gelir neredeyse yerinde sayarken, son iki–üç yüzyılda nasıl oldu da kalıcı bir büyüme ve teknolojik patlama yaşandı?”

Yani “niçin kapitalizm?” değil, ondan bile önce: “Niçin modern anlamda, sürekli bir yenilik rejimi ortaya çıktı?”

Mokyr’e göre bunun cevabı, sadece buhar makinesinde, tekstilde, kömür madenlerinde değil; bunların arkasındaki bilgi rejiminde saklı. Onun ana kavramı şu: “Useful knowledge”, yani yararlı bilgi... Buradaki yararlı bilgi sadece ansiklopedik bilgi değil; aynı zamanda doğayı anlamamıza, kontrol etmemize, üretimi dönüştürmemize yarayan, deney ve gözleme dayalı bilgidir.

Rönesans ve Aydınlanma ile birlikte Avrupa’da şunu görüyoruz: Bilgi, kilisenin ve sarayın dar odalarından çıkıp kamusal alana........

© Yeni Birlik