menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

III. Dünya Savaşı bitti mi, yoksa daha yeni mi başlıyor?

19 0
23.08.2025

GİRİŞ: SORUNUN ÇERÇEVESİ

Sevgili okuyucularım bir aylık bir aradan sonra tekrar merhaba… Bugün biraz dünyanın ahvalini incelemek istiyorum. Malum dünya 21’inci Asrın ilk çeyreğinde terörizm, halk isyanları, iç savaşlar ve rejim değişiklikleri ile sarsıldı. Özellikle eski Sovyet Bloku ülkelerinde Turuncu Devrimler, Orta Doğu’daki BAAS rejimlerinde ise Arap Baharı yolu ile çıkan karışıklıklar ve yer yer rejim değişiklikleri bu ülkeleri kan gölüne dönüştürdü. Tabii ki bu durumu uzmanlar hibrit-savaş veya vekalet savaşları olarak adlandırıyorlar. Yani büyük emperyalist güçler doğrudan kendileri savaşmasa da, her biri piyon olarak kullandıkları devlet veya para-militer güçler vasıtasıyla kendi jeo-politik çıkarlarını maksimize ediyorlar. Şu anda iki soru sorulmakta: Vekalet savaşlarına dayalı bir III. Dünya Savaşı bitti ve yeni bir düzen mi şekilleniyor yoksa bütün güçlerin dahil olacağı gerçek Dünya Savaşı’nın ayak sesleri mi duyduklarımız?

2000’lerden bu yana dünyanın farklı coğrafyalarında süren iç savaşlar, vekâlet çatışmaları ve “gri bölge” gerilimleri, 2022’den itibaren büyük güç rekabetinin daha kalıcı ve sistemik bir safhasına girdi. 2024–2025 döneminde dünya çapında savunma harcamalarının rekor artışı, küresel ticaretin tarifeler ve jeopolitik risklerle yavaşlaması, deniz arterlerinde yapışkan maliyetler ve bölgesel sıcak noktaların eşzamanlı alevlenmesi, “yaklaşan büyük bir konvansiyonel dünya savaşı mı” yoksa “uzun süreli, yüksek gerilimli ama kontrollü bir rekabet rejimi mi” sorusunu tekrar gündeme taşıdı. Aşağıda, veriler ve sahadaki dinamikler ışığında baz senaryonun ikincisi olduğunu; ancak bazı eşikler aşıldığında riskin hızla “sıcak savaşa” doğru sıçrayabileceğini savunuyorum.

1) ASKERÎ-EKONOMİK TABLO: SEFERBERLİĞİN “KALICILAŞMASI”

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre 2024’te küresel askerî harcama 2,718 trilyon $ ile tarihin zirvesine çıktı; yıllık artış yüzde 9,4 ve dünya GSYH’sine oranla askerî yük yüzde 2,5 oldu. Artış Avrupa ve Orta Doğu’da belirginleşirken, ABD ve Çin toplamın neredeyse yarısını oluşturdu. Bu, on yıllık kesintisiz yükseliş trendinin en sert yıllık sıçraması olarak kayda geçti.

NATO, 25–27 Haziran 2025’te Lahey Zirvesi’nde “ittifakı daha güçlü ve daha öldürücü” kılma hedefiyle savunmaya GSYH’nin yüzde 5’i düzeyinde yatırım iradesi açıkladı. Bu karar, Avrupa’nın yeniden silahlanma ivmesini kurumsallaştırma ve sanayide kapasite artışını hızlandırma çabasının işaret fişeği niteliğinde. Ancak burada önemli bir değişlik de not edilmeli: Trump yönetimi NATO’nun mali yükünü artık sadece ABD’nin değil, özellikle AB ülkelerinden oluşan müttefiklerinin de sırtlanması gerektiğini düşünmekte. Bu da %5 kuralının ana sebebini oluşturuyor.

2) TİCARET VE TARİFELER: “KOPUŞ” DEĞİL AMA “YARI-AYRIŞMA”

Dünya Ticaret Örgütü’nün Nisan 2025 görünümüne göre, yıl içinde mal ticareti hacminde – yüzde 0,2 daralma (Ağustos güncellemesiyle yüzde 0,9’a revize edildi); hizmet ticaretinde yüzde 4,0 büyüme bekleniyor. Gerekçe: Yeni tarifeler ve artan ticaret politikası belirsizliği. 2026’da kısmi toparlanma öngörülse de, 2025’te dünya ticaretinin “küçülen mal ticareti, artan hizmet ticareti” şeklinde ayrışması küresel talebin ve değer zincirlerinin jeopolitik baskı altında yeniden şekillendiğine işaret ediyor.

ABD’nin 2025’te ilan ettiği “evrensel yüzde 10 karşılıklılık tarifesi” ile çelik/alüminyumda yüzde 50’ye çıkarılan 232. madde tarifeleri, transatlantik ve Asya yönlü akışlarda maliyetleri yukarı iterek küresel ölçekte dalga etkisi yaratıyor. Bu adımlar,........

© Yeni Birlik