Çözülme sürecinde modern toplum II: Yapay zekâ ve Asimov
Geçen yazıda mevcut dünyanın bir çözülme sürecinde olduğundan bahsetmiştim. Bu sürecin en önemli göstergesi farklı katmanlarda artan belirsizliktir. Dünyadaki hegemonik düzen yıkılmış ve yenisi kurulurken ülkeler arasında güç dengesinin nasıl şekilleneceği ilk önemli belirsizliktir. Bu belirsizlik bir dünya savaşından başlayarak, (şu anda başlamış gibi görünen) dış ticaret savaşlarına, küresel göç ve terörizmin sarsıcı sonuçlarına, despot yönetimlerin insanlar üzerinde tahakkümüne (Gazze’yi boşaltıp Las Vegas yapma hülyası gibi) kadar giden birden fazla ihtimale yol açmaktadır. İkinci önemli belirsizlik teknoloji paradigmasındaki değişimden kaynaklanmaktadır. Teknolojik paradigma değişiklikleri dünya çapında bazı malların üretiminin durmasına ve bazı sektörlerin yok olmasına yol açarken yeni mal ve hizmetler ortaya çıkar ve bu mal ve hizmetlerin üretildiği yeni sektörler yükselir. Burada belirsizlik hangi sektörlerin çökeceği ve hangi sektörlerin yükseleceği üzerinedir. Ancak iş bununla bitmez. Teknolojik paradigma değişimi çoğu zaman kaçınılmaz bir biçimde bir değerler çatışmasına ve ahlaki krize yol açar. Nasıl mı? Şöyle özetleyelim: Bir genelleme yapacak olursak teknolojik paradigma değişikliklerinde ilk önce üretim tarzı değişir. Bunu tüketim kalıbındaki, yani yaşam tarzındaki, değişim takip eder. En son olarak siyasal ve toplumsal kurumlardaki değişim gelir. İşte bu gecikmeden dolayı değişen toplumsal ihtiyaçlar yeni bir betimleyici ahlak ve yeni bir toplumsal değerler kümesinin gelişmesini zorunlu kılar. Ancak toplumsal ve siyasi kurumlar toplumun kendisinden daha yavaş değiştiği için egemen siyasi yapı ile geniş halk kitleleri arasında değer çatışması ortaya çıkar. Bugün hem bunu yaşıyoruz, hem de küreselleşmenin etkisi ile bütün milli ve yerel değerler iç içe geçiyor. Bu da üçüncü belirsizlik kaynağını ortaya koymaktadır: değer çatışması ve ahlaki kriz.
Geçen yazıda Einstein ve Keynes’in gerçekliğin göreliliği ve küçük birimlerin davranışlarının öngörülemez olmasına rağmen büyük kitlelerin davranışlarının öngörülebileceğini söyleyen belirsizlik temelli görüşlerinden bahsetmiştim. Bir üçüncü isim olarak ise Asimov’un romanlarından bahsettim. Hatırlayacağınız üzere, Asimov’un Robotlar, Vakıf ve İmparatorluk serilerinin her üçünde de ana kahraman olan R. Daneel Olivaw adlı bir robottan söz etmiştim. Şimdi bu robotun zihninin gelişimi sürecini (fazla spoiler vermeden) romanlardaki hikâye üzerine anlatacağım.
ASIMOV VE R. DANEEL OLIVAW: VİCDANINI GELİŞTİREN YAPAY ZEKÂ
Öncelikle “Üç Robot Yasasından” bahsedeyim. Bu yasalar bizim yapay zekâyı nasıl sınırlandırabileceğimizi gösterir. Asimov’un robot evreninde, robotların beyinlerine “pozitronik” yollarla yerleştirilmiş üç temel yasa vardır. Bunlar tüm robotik davranışların etik temelidir:
1.Bir robot, bir insana zarar veremez ya da hareketsiz kalmakla bir insanın zarar görmesine izin veremez.
2.Bir robot, birinci kuralla çelişmediği sürece insanların emirlerine uymak zorundadır.
3.Bir........
© Yeni Birlik
