Uygulamada birlik, fikirde hürriyet
Hassas bir meseleyi bugünlerde gerek dar dairede, gerekse geniş dairelerde çokça tefekkür etmekteyim. “İstişareye uymak” ile “fikrî mücadeleye devam” noktasındaki o ince çizgi nasıl muhafaza edilecek? Hem istişarenin namusunu, hem fikrin namusunu da korumak için sanırım kılı kırk yaran bir tefekkür ve hassasiyetle ilerlemek gerekecektir.
En az iki insanın bir araya gelip bir konuda müzakere etmesi, fikir alışverişinde bulunması manasını içeren istişare, sadece şu dünyadaki bir işte en uygun düşünceye ve karara ulaşmak için değildir. İstişare, en başta, insanın kendisini Allah’a mahsus sıfatlardan uzak görmesi, bilgisinin, görgüsünün, bakışının her şeye nüfuz etmediğinin farkında olması, yani, kulluğunu idrak ediyor olması hikmetini içerir. Aczi ve fakrı anlamanın bir başka talimidir aslında istişare.
Meşveret edilip karar verdikten sonra tesanüdün muhafazası ve uhuvvetin tesisi için elbette alınan kararlara uymak şarttır. Velev kendi fikriyatımıza zıt olsa bile meşveretle yapılan icraatlarda muhalefeti adabıyla yapmak........
© Yeni Asya
