menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dirilişi Avrupa’dan izlemeye ne dersiniz?

6 1
09.04.2025

Avrupa kadar, tarihî hatalarıyla ve zulümleriyle dünya milletlerinin hedefi olmuş bir başka toprak parçası da bilmiyoruz gibi. Bunun gibi telâkkilerin ekseriyetle ifrat ile tefrit arasında gidip geldiğini, bu telâkkiler hakkında yazılanlardan da öğreniyoruz. Bu hususun çok geniş ve derin olduğunu biliyoruz. Zaten maksadımız, Avrupa’nın bu cihetlerine bakmak değildi. Burada temel bir paradigmayı ifade ile, esas mevzumuza geçelim, inşaallah… Bediüzzaman Hazretlerinden, Risale-i Nur Külliyatındaki Avrupa telâkkisini okuyanlar; ifratların ve tefritlerin insanları gülünç hâle koyduklarını görüyorlar.

Bediüzzaman, Avrupa’nın güzel olduğunu söylüyor. Ahirzaman tarihinin büyük harflerle yazılmaya başlandığı Birinci Dünya Savaşı’nı müteakiben yazdığı “Sünuhat” isimli eserinde ifade ediyor bunu. Söz konusu güzelliği yorumlamak ve çerçevesini çizme ise bakıştan bakışa değişecektir. Kırk dört yıldan beri “Baharı” Avrupa’da karşılamış bir kardeşiniz olarak, Said Nursî’nin bu muhteşem tesbitini her bahar mevsiminde ruhumda hissettim.

Kıta mı güzel, iklim mi güzel? Veya insaniyetin medeniyet ile bu kıtaya kattıkları mı, güzel olan? Denizlerle ve okyanusla çevrili bu güzel kıtanın iç kesimlerine kadar, engelsizce ulaşan rahmet bulutları mı? Topraklarının altındaki madenler mi? Bunlar da yorumlara muhtaç ve farklı pencerelerden bakışı gerektiren şeyler… Güzelliği, yalnızca, iklimle irtibatlı yağışlara ve ormanlara veremiyorsunuz. Terbiye edilmiş şehirlerin,........

© Yeni Asya