Fiilî ve kavlî duanın gücü
İslâmî anlayışta dua, yalnızca sözlü yakarışlardan ibaret değildir. Kâinatın işleyişine yön veren İlâhî yasalara uyum sağlamayı gerektiren, fiilî dua adını verdiğimiz bir boyutu da vardır.
Fiilî dua, Allah'ın koyduğu fıtrî kurallara uymak, onları eksiksiz bir şekilde yerine getirmektir. Bu dua şekli, hem öncelikli hem de etkisi ve karşılığı hemen alınan bir dua türüdür. Fiilî duayı kim yaparsa yapsın, inancına bakılmaksızın mükâfatını peşinen alır; bu noktada kâfir-mü'min ayrımı yoktur.
Örneğin, bir çiftçinin tarlasını sürmesi, ekmesi, sulaması ve ilaçlaması fiilî bir duadır. Bu fiiliyatın neticesi ise verimli bir mahsul elde etmektir. Bu tür fiilî dualar yapılmadan, sadece sözlü dualarla (kavlî dua) Allah'tan buğday istemek hem beyhude hem de akla aykırı bir yaklaşımdır. Kavlî dua, ancak fiilî duadan sonra anlam ve değer kazanır.
Fiilî dua anlayışını bireysel hayattan toplumsal düzeye taşıdığımızda da benzer sonuçlar görürüz. Evlenmeden çocuk sahibi olmak için gece gündüz dua eden bir bekârın duası kabul olmaz. Toplumsal düzeyde ise ne yazık ki âlem-i İslâm, fiilî dua konusunda gelişmiş ülkelere........
© Yeni Asya
