Küçük Isparta’nın sebatı ve dirayeti
Aynı günlerde İnebolu emniyeti, semerci Dursun Özdemir’in evine baskın düzenledi ve Bediüzzaman Said Nursî’nin “Hücumat-ı Sitte” adlı eseri bulundu. Ne hazindir ki, bu masum eser “Altı Ok’a hücum” diye yanlış anlaşıldı ve Dursun Özdemir, karakolda falakaya yatırıldı. Çektiği işkencenin ardından bir aya yakın bir süre ayağının üstüne basamadı.
Talebelerin evleri birer birer basıldı; hepsi karakola toplanarak 24 saat boyunca ayrı hücrelerde sorguya çekildi. Sonunda 15 genç tutuklandı. Koğuşa yerleştirildiler; nefes alışları bile gözetlenip Ankara’ya rapor edildi. Ramazan ayıydı... Namaz kılmaları, oruç tutmaları, tesbihat yapmaları bile suç delili gibi kaydedildi. İnebolu Cezaevi’nde üç ay boyunca belirsizliğin ve baskının ağır yükü altında yaşadılar.
İçişleri Bakanı Hilmi Uran bile bu küçük kasabadan nasıl “bu kadar vatan haini(!)” çıkabileceğini merak edip İnebolu’ya geldi. Talebelerin dosyalarını tek tek inceledi. Yetmedi; yeni bir komisyon kurdurdu, başına da mason........
© Yeni Asya
