menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sadakat mi, tarafgirlik mi?

10 1
14.08.2025

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin “şahs-ı manevî” kavramı etrafında şekillenen hizmet modeli, ferdî kahramanlığı değil, cemaat hâlinde ihlâslı hizmeti esas alır. Ne var ki, zamanla bu cemaat yapılarının bazıları, siyasî cereyanların etkisine açık hâle gelmiş; Risale-i Nur’un çok açık ikazlarına rağmen, istikametlerini dünya merkezli hesaplara feda etmiştir. İşte tam da bu noktada, “Zulüm devam etmez” hakikati, yalnız zalim rejimler için değil, manevî yapılar için de geçerli bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır. Risale-i Nur’un temel düsturlarından biri, mesleğin ve dinin siyasete âlet edilmemesidir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Nur Talebelerinin siyasî tarafgirlikten uzak durma- sını, hakperestane hareket etmelerini ısrarla söylemiştir. Bediüzzaman Hazretleri, siyaset-i içtimaiyenin cazibedar suretinin ardına gizlenen dalâlet cereyanlarına karşı, Risale-i Nur’un tarafsız ve iman merkezli hizmetini ortaya koymuştur. Ancak günümüzde bu düsturun ne kadar anlaşıldığı ve yaşandığı ciddî bir sual olarak ortada duruyor. Cemaatler, siyasetin girdabına kapıldıkça, istikameti muhafaza edememiş, hatta zaman zaman hak ile batılı ayırt etme melekesini kaybetmiştir.

Zulüm, yalnızca dışardan gelen bir baskı değil; zulüm, bazen içten başlar. Bir kitlenin ihlâsı zedelenirse, o cemaat manevî cazibesini yitirir. Şayet bir cemaat, siyasî iktidarın gölgesinde varlık bulmaya çalışıyor, maddî menfaatler........

© Yeni Asya