Cinayetin istişaresi (!)
Esâsen, istişarenin ruhuna aykırı olan bu türden meseleler, meşveret ve şurânın gündemine dahi alınmaz.
Çünkü, dahilde kuvvet kullanmak, cinayet işlemek, adam öldürmek, hakikat-i İslâmiyenin özüne, ruhuna aykırıdır.
Bunların hepsi tamam, eyvallah. Hak ve hakikat tam mânasıyla bu merkezde. Ama, gelin görün ki, fiiliyatta bunun tam tersine hareket edenler de oluyor ve maalesef olmuştur. Hem de yakın tarihte. Şöyle ki:
1952’de “Malatya Hadisesi”, yahut “Yalman Sûikasti” denilen bir cinayet işlendi; tetikçi olarak da Hüseyin Üzmez’in kullanıldığı cinayetli bir tertip ayniyle vaki oldu. Yani, söz konusu cinayeti Üzmez’e ihavale eden azmettirici bir heyet, o tarihte Malatya’da toplanıyor ve kendi ıstılâhlarına göre “cinayetin istişaresi”ni yapıyor. Nihaî karar ise, oy çokluğu ile “Gazeteci Ahmet Yalman vurulsun-öldürülsün” şeklinde çıkıyor.
(NOT: Geçen Pazar günkü yazıda bu hadisenin detaylarına dair bilgi eksikliği, bazı yanlış anlamalara sebebiyet verebileceği ihtimaline binaen, bu yazı ile o bahsi ikmâle çalışalım inşallah.)
Bu vahim hadise ile dolaylı, yahut doğrudan ilgisi olanlardan vaktiyle dört şahıs ile birebir görüşme........
© Yeni Asya
