menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Kur’ân ile aynı yerden geldi” mi diyor?

17 9
08.09.2025

Emsâlsiz tazyiklere maruz kalan Nur Külliyatı, şüphesiz Allah’ın inayeti ve Kur’ân’ın nuruyla, feyziyle, medediyle telif edilerek vücûda geldi. Yaklaşık iki bin mahkemenin tamamından beraatle çıktı. Ama ne yazık ki, Risale-i Nur'u mahkûm etmek için hâlâ canhıraş şekilde uğraşanlar var.

«

Said Nursî ve Risale-i Nur hakkında menfî bir hava yaymaya çalışan bazı “enaniyetli hocalar” var. Bunların çoğu kafayı “Birinci Şua”ya takmışlar; tenkitlerine yalan-yanlış şeyleri de katarak kara çalmaya devam ediyorlar. Onlara göre, Said Nursî güya “Benim risalelerim, Kur’ân ile aynı yerden geliyor; aynen vahiy gibi geliyor, iniyor, yazdırılıyor.”

Fesubhanallahil-azim! Bu nasıl bir çarpıtmadır ki, bazı muarızlar bunu bilerek, kasten ve hatta inadına inadına söyleyip yaymaya çalışıyor.

«

Hocalar, imana hizmet eden Üstad Bediüzzaman’a ve Kur’ân’ın malı olan Risale-i Nur’a sahip çıkacaklarına, imanî ve ahlâkî buhran içinde çırpınan bîçarelere bu eserleri tavsiye edeceklerine, bir kısmı ne yazık ki bunun tam tersini yapmakla kendini adeta vazifeli görüyor.

O hocaların hepsi değil; ama, bir kısmının bir yerlerden vazifeli olduğunda şüphe yok. Diğer muhaliflerin ise daha çok “enaniyet” damarıyla ve bir kısmının da “meslek-meşrep muhalefeti” saikiyle hareket ettiği kuvvetle muhtemel.

«

Üstad Bediüzzaman’a ve eserlerine karşı tâ 1930’larda ilk saldırıya geçen hocalardan biri “İstanbul’daki ihtiyar zât”tır. Üstadın kendi ifadesiyle “galiz gıybet ve şeni’ hakaret”te bulunan o “ihtiyar hoca”, dokuz sene (1935-44) müddetle “İstanbul afakında bir nevî taarruzda bulunmuş” görünüyor. (O zât, 1944’ten kısa bir........

© Yeni Asya