menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Duadaki azîm ubudiyet sırrı

14 24
15.05.2025

Bu tedavinin daha ahsen oluşu maddî sebeplere riayet edildikten sonra hakikî şifayı verecek olan Allah’tan dua vasıtasıyla inayet istemektir.

Cenab-ı Hakkın Kur’ân’daki: “De ki: Duanız olmazsa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?”1 emri mucibince Allah bizim dua etmemizi istiyor. Risale-i Nur’da ise insanı kemâle ulaştıracak vasıtalardan birisi olarak dua nazarlara şöyle sunulur: “İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir.”2 Aynı zamanda dua “hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesile”3 dir.

Duanın çeşitleri olduğu gibi mertebeleri de vardır.4 Evvelâ dua etme isteği, duanın ilk mertebesidir. Eğer bir kula isteme duygusu verilmişse kulun dualarıyla istediği şeyleri Allah o kuluna verecek demektir. Sâniyen duanın ibadet oluşu, dua etme isteğinin bir üst mertebesidir. Zira “Dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder.”5

İbadet aynı zamanda insanın yaratılış vazifesidir. Zira Cenab-ı Hak Kur’an’da “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”6 diye buyuruyor. Risale-i Nur’da ibadet ile ubûdiyet farkı şöyle izah edilir: “Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadet”i7 yapmak. “Ubudiyetin ise sırr-ı esası; niyaz, şükür, tazarru, huşu, acz, fakr, halktan istiğna cihetiyle o hakikatin kemaline mazhar olur.”8 Çünkü, ihlâs hakikatını anlayan insan, kardeşiyle dövüşmez.”9

Dolayısıyle:........

© Yeni Asya