menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Lübnanlaşma” tefrikası-2

15 1
26.07.2025

Esas olan herkesin kanun ve kurallar önünde eşit olduğu “demokrtatik vatandaşlık” olmalıdır. Zira kimlikler üzerinden demokrasi örülemez. Aksi halde devletin ve bürokrasinin liyakata, ehline göre değil de ırklara, mezheplere, dile göre taksimi peşinen tefrika fitnesini ateşler. Bütünleşmeye değil ayrışmaya, tefrikaya, çöküşe teşne hale getirir.

Yapılan bir araştırmada etnik unsurlara göre devletlerin kurulması halinde dünyada beş bin, dile göre kurulmlası halinde beş bin 500 devletin kurulacak olması vahameti ele veriyor.

Bunun içindir ki Bediüzzaman, “Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yarattım, tâ birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muâvenet edesiniz. Yoksa sizi kabile kabile yaptım ki, yekdiğerinize karşı inkârla yabanî bakasınız, husûmet ve adâvet edesiniz değildir” (Hucurat Sûresi: 13) âyetinin hükmünün, farklı ırk, kabile ve dillerin mânâsının düşmanlık değil, “teârüf (birbirini tanıma) ve teâvün (yardımlaşma)” olduğunu tefsir eder.

“KİMLİK” DEĞİL, “VATANDAŞLIK ESASI”

Yine bu mânâyla........

© Yeni Asya