Mi’rac ve Rü’yet
Bu kutlu yolculuğun mu’cize-i a’zamı da şüphesiz Rü’yet-i Cemâliyedir. Rü’yet-i Cemâliye ise, Efendimizin (asm) bizzat Rü’yete mazhar olmasıdır ve Mi’rac’ın bir semeresidir.
On sekiz bin âlemin medâr-ı iftiharı Peygamber-i Zîşanı’nın (asm), Recep ayının 27. Gecesinde Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya oradan da Allah’ın huzuruna uruc ettiği hadisedir Mi’rac-ı A’zam... Bu kutlu yolculuğun yüksek hakikatleri şöylece hülâsa edilir:
“Kulunu (Muhammed aleyhissalâtü vesselâmı) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bâzı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla görendir.”1
Mi’rac-ı A’zam, Risale-i Nurlar’ın Otuz Birinci Söz’ünde bütün yönleri ile anlatılır.
Burada anlatılan hakikatlerin hülasası; Resul-i Ekrem (asm), o muayyen saatte, “[...] Latîf cismi, urûcda sür’atli olan........
© Yeni Asya
