menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Osmanlıcılık fikrinin okşayıcı tehlikesi ve Heybeliada Ruhban Okulu

10 0
28.09.2025

Türkiye’de son haftalarda yeniden gündeme gelen Heybeliada Ruhban Okulu tartışması, tek başına bir eğitim kurumu meselesi değil. Patrik Bartholomeos’un diplomatik temasları, ABD’de dillendirilen mesajlar ve Ankara’daki yeni siyasi konjonktür, konuyu yalnızca bir “din özgürlüğü” çerçevesinin ötesine taşıyor. Burada bizi bekleyen, romantik bir Osmanlı nostaljisinin yarattığı okşayıcı bir tehlike var: ulus-devletin meşruiyetini ve sınırlarını bulanıklaştırmak.

Burada yayımlanan “Millet Sistemi” başlıklı yazıda hatırlattığımız gibi, Osmanlı’daki millet sistemi azınlıkların hukuku üzerine inşa edilmişti; yani her cemaat kendi iç hukukunu, kendi liderliğini ve kendi eğitim kurumlarını idare eder, devlet ise bu farklılıkların üzerinde bir hakem konumundaydı. O yazıda şöyle demiştik: “Osmanlı millet sistemi, gayrimüslim topluluklara devlet içinde devlet olma imkânı tanıyordu. Bugün ise yalnızca Müslüman unsurlar için farklı bir yapılanma teklif ediliyor.” Bu hatırlatma, bugünkü tartışmaları anlamamız için kilit bir nokta. Osmanlıcılık fikri hâlâ cazip görünüyor çünkü çeşitliliği yönetmenin, çoğulculuğu kurumsallaştırmanın eski bir reçetesini hatırlatıyor. Ancak bu reçetenin aynı zamanda egemenlikten feragat anlamına geldiğini unutmamak gerekir.

Geçtiğimiz günlerde hem ulusal hem uluslararası basında dikkat çeken haberler çıktı. Patrik Bartholomeos’un ABD’deki temaslarında Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasınınTürkiye’nin imajını düzeltecek bir adım” olarak sunulduğu bildirildi. Milli Eğitim Bakanlığı düzeyinde okulun statüsü, müfredatı ve yönetimi konusunda bir çalışma yapıldığına dair bilgiler sızdı. Erdoğan’ın yaklaşan ABD ziyareti öncesinde okulun açılması meselesinin diplomatik pazarlık başlıklarından biri haline geldiği belirtildi. Çeşitli gazetelerde, okulun açılmasının sadece dinî eğitim değil, Patrikhane’nin “ekümeniklik” iddiasını güçlendireceği vurgulandı. Bütün bu gelişmeler Türkiye’de bazı kesimler tarafından “din ve vicdan........

© Yeni Ankara