İçeriden gelen sesler, muhalif görünümlü medya ve zorlaşan mücadele
CHP’nin yerel seçimlerde elde ettiği büyük başarı, yalnızca birkaç belediyeyi daha kazanmakla açıklanabilecek bir sonuç değildi. Halk, ekonomik krizin yükü altında ezilirken ve demokratik kanallar daralırken, sandıkta açık bir mesaj verdi: “Türkiye’de değişim mümkündür.” Bu mesaj, hem iktidarın yıllardır kurduğu siyasi dengeyi sarstı hem de muhalefete toplumun yeniden umut bağladığını gösterdi.
Ne var ki, bu başarının hemen ardından tanıdık bir manzara ile karşı karşıya kaldık. Önce bazı belediyelere dönük operasyonlar gündeme geldi. Elbette iktidarın öne sürdüğü iddialar önemlidir, yanlış yapan varsa mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. Ancak bu tür işlemlerin neredeyse tamamının muhalefetin kazandığı ve görev yaptığı belediyelerde yoğunlaşması, ister istemez adaletin gerçekten eşit şekilde işleyip işlemediği sorusunu gündeme getiriyor. ,
Toplumun zihninde şu basit soru beliriyor: “Yanlış yalnızca muhaliflerde mi oluyor?”
Belediyelerle başlayan bu müdahaleler, kısa süre içinde parti içi süreçlere kadar uzandı. İstanbul kongresinin iptali, kritik anlarda komisyonların ara vermesi, hatta barış komisyonu tartışmalarının tam bu sırada gündeme gelmesi; hepsi birlikte değerlendirildiğinde seçmenin irade beyanı ile çelişen güvenlikçi politikalar gibi göründü. Dahası bu irade beyanını, ‘daha önemli meseleler’ için feda edebileceği kalıbında konumlandıran siyasi hamleler DEM Parti üzerinde somutlaşan siyasi hareketlerden de geldi.
Fakat bence en dikkat çekici olan, bu tabloya yalnızca iktidardan değil, CHP’nin içinden ve hatta CHP’ye yakın olduğu........
© Yeni Ankara
