menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“O ne özgüven o”

14 9
25.09.2025

Türkiye’de siyasetin en tartışmalı yanlarından biri, makamın sağladığı gücün, istifa ya da görevden alınma sonrasında bile devam edebilmesi. Uzun yıllar Ankara’yı yöneten ve Türk siyasetinde güçlü bir figür hâline gelen Gökçek ailesi, bu durumun en görünür örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Haklarında onlarca iddia bulunmasına, bu iddiaların bazılarını kendi partililerinin dahi dillendirmiş olmasına rağmen, kendilerini “aklanmış” saymaları ve siyaseten hâlâ çok rahat davranmaları, aslında Türkiye’deki hesap verilebilirlik krizinin bir yansımasıdır.

Türkiye’de istifa etmek veya görevden alınmak çoğu kez “temizlenmek” anlamına geliyor. Kamuoyunda “yolsuzluk” ya da “usulsüzlük” iddialarıyla anılan pek çok isim, makamı bıraktıktan sonra kendini otomatik olarak “aklanmış” kabul edebiliyor. Oysa demokratik ülkelerde istifa bir süreçtir; sorumluluğun devri anlamına gelir ama aynı zamanda soruşturmanın önünü açar. Bizde ise tam tersi: Görevden ayrılmak çoğu zaman bir “kurtuluş” reçetesi hâline geliyor.

Gökçek ailesinin bugünkü konumuna baktığımızda bu tablo açıkça görünüyor. Melih Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ayrılışı, uzun süre “siyasi baskı” ve “parti içi operasyon” bağlamında tartışıldı ama o günden bugüne haklarında açılmış kapsamlı ve bağımsız bir soruşturma olmadı. Bu durum sadece hukukun işleyişiyle ilgili değil, aynı zamanda siyasî kültürümüzle de ilgili bir mesele.

Bu uzun hikâyenin yeni bir perdesi bugün açıldı. Mansur Yavaş, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde düzenlediği basın toplantısında hem Gökçek dönemine ilişkin iddiaları hem de kendisine yönelik son davaları değerlendirdi. Yavaş’ın sözleri, Gökçek ailesinin yıllardır biriktirdiği aşırı özgüveni doğrudan hedef alıyordu.

Gökçek ve ailesinin tümü yargılanmadan asla adaletten bahsedilemez” diyen Yavaş, daha önce yapılan 100’e yakın suç duyurusunun “ya bilirkişi raporu alınarak takipsizlikle sonuçlandığını ya da rapor bile hazırlanmadan rafa kaldırıldığını” söyledi. Belediyenin son iki yılda açtığı yeni davaların da aynı kaderi yaşamaması için kamuoyuna çağrı yaptı.

Basın toplantısındaki en önemli veri, geçmişte yapılan suç duyurularının karşılıksız kalmış olmasıydı. Yavaş’ın ifadesiyle “100’e........

© Yeni Ankara