Yusuf KAPLAN Hocamızla Dertleşme
Yusuf KAPLAN Hocamızla Dertleşme
Yaşar Değirmenci
Dertli, dâvâsı olan insanlarız. Zaman zaman bizim entelektüelimiz olan bu milletin ve ümmetin derdiyle dertli, kendisini de ümmete vakfetmiş Yusuf Kaplan hocamızla dertleşiriz. Bu dertleşme notlarımdan kısa bir kesitini siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Müslüman ZİHNİ’ni de Müslümanca yaşama, var olma ZEMİN’ini de yitirdiğimiz gerçeğini görebilmeliyiz: Zihin de bize ait değil, oraya buraya sürüklendiğimiz, sürgit kayganlaşan zemin de. Her şeye seküler/Batılı zihin kalıplarıyla bakıyoruz; başkasının gözleriyle ve gözlükleriyle, zihin kalıplarıyla ve kavramlarıyla kendi sorunlarımızı anlamaya kalkışıyoruz! Oysa bu, bir toplumun temel varoluşsal sorunlarını sürekli olarak yanlış görmesi ve tanımlamasıyla sonuçlanacak bir cinayettir. İki asırdır kendi ayağımıza kurşun sıkmakla meşgulüz! Kendi sorunlarına bile başkalarının bakış açılarıyla, zihin kalıplarıyla bakan bir toplum, hiçbir sorununu doğru tanımlayamaz ve çözemez; aksine iyice çözümlenemez hâle getirir ve kangrene çevirir.
Ülkenin tarihî derinliğini ve kültürel zenginliğini özümsemiş, tarih bilinci güçlü, medeniyet bilinci derinlikli bir öncü kuşağı yok. Ülkesi için nefes alıp verecek, ülkesini hakikatin yurdu, umudu ve ufku yapmaya and içecek vefakâr, fedakâr ve cefakâr öncü kuşakları yok bu sahipsiz memleketin. Bu ülkenin en temel sorunu başına ne geldiğini bilememesidir.
Öncelikli olarak aydınlarının, entelijansiyasının başımıza ne geldiğini idrak edememesi ama celladına âşık edilmesidir.
Bir toplumun başına bundan büyük felâket gelemez, gelmiş olamaz. Başına ne geldiğini bilmediği için ne yapması gerektiğini de neyi, niçin ve nasıl yapması gerektiğini de bihakkın bilemiyor. Hep yanlış başlangıçlar yapıyor iki asırdır. Yanlış başlangıçların doğru sonuçları........
© Yeni Akit
