Dertli davası olan adam arıyorum!
Dertli davası olan adam arıyorum!
Yaşar Değirmenci
Yaşadığımız dünya bizi bitiriyor. Meselelerimiz, problemlerimiz, dert edindiklerimiz hep dünyevî. Sonucunda da sadece kendimizi düşünür hâle geldik. Kendi dünyasının dışına çıkamadığı için de “egoizm” hâkim. Hem kendi hem sosyal hem de kamu hayatımızda. Dindar olarak bilinenler de uyuştu/uyuşturuldu. Dindarlığı da “Dini-dar” oldu. Bu durumda bizi “Kendine Müslüman” keyfiliğine düşürdü. Kötülüklerle, yanlışlıklarda uğraşmayan, dinimizin olmazsa olmaz en önemli emri “emri bil maruf nehyi anil münker” vazifesi, ihmal ettiğimiz amellerimizin belki de birincisi. Bu sebeple de en tehlikeli olan, kötülüğe alışmak ve kötülüğü normalleştirmek oldu.
Normalleştirilen kötülük süreç içinde kurumsallaşır, kitleselleşir, yasallaşır. Sonuç itibari ile eleştirilmez ve engellenemez bir boyut kazanır. Kötülüğün sıradanlığı, kötülükte sınır tanımazlığa doğru seyrediyor. Seyirci kalma psikolojisi kötülüğün ömrünü uzatıyor. Tabii iyilik yapma, salih amel işleme, kötülüklerle, yanlışlarla da mücadele edilmez hâle geliyor. Mücadele ve mücahede tarafımız da kayboluyor. Kötülüğün estirdiği rüzgâr, kötülüğün ne kadar bulaşıcı ve öldürücü olduğunu gözler önüne seriyor. Sonrasında kötülüğü herkes yapıyorsa sanki artık o kötülük olmaktan çıkıyor normalleşmeye/mübahlaşmaya başlıyor.
Doğal karşılıyor, kötülüğe göz yumanların zamanla nasıl köreldiklerine de şahit oluyoruz.
Aslında kötülüğün normalleşmesi, bizim anormalleşmemiz anlamına geliyor. Milletin, ümmetin derdiyle dertli insan arıyorum. Derdi ve davası olan........© Yeni Akit
