Merhum ALİ ULVİ KURUCU Hocamızdan derslik bir hatıra...
Merhum ALİ ULVİ KURUCU Hocamızdan derslik bir hatıra...
Şevki Yılmaz
Tarihi kayıtlardan Osmanlı dönemi çıkarılsa, tarih yazılamaz!
Ne Avrupa, ne Asya, ne Afrika ne de Hind alt kıtası kendini tanımlayamaz.
Aynen, ‘’İmami Rabbani, Abdulkadir Geylani, Şah-ı Nakşibendi, Harezmi, İbn Heysem, Uluğ Bey, Piri Reis, Ferazi, Ferganî, Birûnî, Sabit b. Kurrâ, İbn Battuta, Evliya Çelebi, Kindî, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, Gazzali vs nice Müslüman alimlerin insanlığın en temel ilmi değerlerinin temellerini atmasındaki etkisi gibi Osmanlı ecdadımızda tarih ilminin nirengisidir. Merhamet, adalet, ahlak ve ilim merkezli bir dünyayı inşa eden ecdadımızın emanetini temelde son üç asır, özelde ise son bir asır hakkıyla muhafaza edemedik.
Kaçınılmaz gerçekleşti ve biz; Allahımızın bize lütfettiği süper devlet nimetinin şükrünü hakkıyla eda edemediğimiz için devletimiz yıkıldı.
3 mescidimizi hakkıyla himaye edemediğimiz için Mekke ile Beytullahımız Kâbe, Medine ile Ravza-i Mutahharamız ve Kudüs ile de Mescid-i Aksamızın himayesi elimizden alındı.
Hasretiz!
Dilhunuz!
Pişmanız Ya Rabbi!
Öyle ki nice yıllar Kâbe yolumuz dahi bize kapandı! Hacılara müsade etmediler! Bizi Kâbe’ye, Ravzamıza ve Aksamıza hasret bıraktılar!
Peki bu nasıl oldu? Yakın tarihin yaşayan tanıklarından merhum ve mağfur, Resulullah (s.a) Efendimizin aşığı, Merhum ALİ ULVİ KURUCU Hocamızdan nakledilen şu aşağıdaki hatırayı ibretle okuyarak anlayabilirsek yine dün ecdadımızın başardığı gibi bugün ve yarın biz; yine ilmin, adaletin, ahlakın ve tarihin öznesi olabiliriz.
Ecdadımız başardı, bizde başarırız inşAllah.
İşte o ibretlik hatıra:
“1970 yıllarında Endonezya’nın eski başbakanlarından Muhammed Nasır, Medine-i Münevvere’ye geldi. Kendisini daha önceden tanıdığım için ziyaretine gittim. Halimi hatırımı sorduktan sonra ilk sorusu........
© Yeni Akit
