Müslüman Alimler İstanbul’da
Müslüman Alimler İstanbul’da
REFİK TUZCUOĞLU
Büyük tarihçi İbnü'l-Esîr, Moğol istilasının oluşturduğu dehşeti anlatırken, insanlık tarihinin en ibretlik sahnelerinden birini kaydeder. Rivayete göre, tek bir Moğol askeri, onlarca insanın bulunduğu bir sokağa veya köprüye girer ve kimsenin en ufak bir direniş göstermeye cüret edemediği bir katliama başlar. İnsanlar, iradeleri bedenlerini terk etmişçesine ölmek için sıralarını beklerler. Hatta bir rivayette, esir aldığı bir adamı öldürmek isteyen Moğol askerinin yanında silahının olmadığını fark ettiği anlatılır.
Esire dönüp, "Ben silahımı alıp gelene kadar buradan ayrılma!" der.
Esir, Moğol askeri kılıcını alıp gelene kadar ölümü bekler. Geri dönen Moğol askeri, adamı orada beklerken bulur ve öldürür. Bu, kılıcın gücünden çok ruhlara hükmeden korkunun, yani ‘öğrenilmiş çaresizliğin’ zaferidir.
İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu durumu, Moğol istilası döneminin Bağdat’ına çok benzetirim.
Dicle Köprüsü’nde sıralanmış onlarca Bağdatlı, canlarına kasteden tek bir Moğol askerine elini dahi kaldırmadan onursuzca can verdi. Tıpkı o köprünün üzerindeki insanlar gibi, 2 milyarlık İslam alemi gözlerinin önünde Gazze’nin yok edilişini izliyor.
Hedef sadece Gazze ile sınırlı da değil. Bir televizyon programında ne diyordu Netanyahu; “Büyük İsrail vizyonuna çok bağlıyım, bu benim tarihi ve manevi misyonumdur.”“Manevi misyon”dan kastettiği, Nil’den Fırat’a kadar olan bütün toprakları İsrail’e ilhak etme politikası.
Bunu pervasızca ilan edebiliyorlar. Yani Mısır’a, Suudi Arabistan’a, Ürdün’e, Lübnan’a, Suriye’ye, Irak’a “günü geldiğinde sizleri tek tek yutacağım” diyor. Onlar da görmezden, duymazdan, anlamazdan geliyor.
Netanyahu’nun,........
© Yeni Akit
