menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fetih haftasında İstanbul Fâtihini anlamak ve fethin yansımaları

18 0
31.05.2025

Fetih haftasında İstanbul Fâtihini anlamak ve fethin yansımaları

HALİT KANAK

Napolyon’un, “Cihân İmparatorluğuna İstanbul’dan başka bir yer merkez olamaz” dediği bu stratejik şehir için Napolyon’dan asırlar önce Sûltân Mehmed’in bu tesbiti yaptığını ve burayı fethetmekle Fâtih unvânını hak ettiğini o dönemde yaşayan İtalyan tarihçi Langusto bizlere haber vermektedir.

Fâtih Sûltân Mehmed Hân için herkesin ittifak ettiği görüş, onun Osmanlı Türk Hükümdarları içinde; en büyük asker, en büyük devlet ve en büyük siyaset adamı olduğu kadar en büyük âlim olduğu şeklindedir.

Yabancı ilim adamı ve filozofların görüşleri ise daha ileri gidiyordu. İstanbul’un fethinde 58 yaşında olan Giritli büyük Yunan âlimi Georgios Trapezuntios Fâtih’i; Sezar ve İskender’in daha üstünde bir şahsiyet olduğunu söylediği gibi, gelmiş geçmiş bütün hükümdarlardan büyük olduğunu iddia ediyordu.

İstanbul’un Fethinden sonra Venedik’e ait İşkodra kuşatması için yüksek dağlardan aşırtamadığı devâsa topları, İşkodra önlerinde kurdurduğu büyük dökümhanelerde dökerek savaşa sokan Fâtih Sûltân Mehmed Hân’ın bu kararlı ve dâhiyâne tavrı Avrupa’nın en güçlü devleti Venedik elçilerinin İstanbul’a koşarak teslim anlaşması için Fâtih’in huzuruna çıkmak üzere sıraya girmeleri gibi onlarca örnek Georgios’u haklı çıkarmaktadır.

İstanbul’un Fethi, o denli doping etkisi yapmıştı ki, Fâtih’in Akıncıları başta İsa Bey olmak üzere; Hasan Bey, Mihaloğlu Gâzi Ali Bey ile kardeşi İskender Beyler, Malkoçoğlu Balı Bey, Bosna Sancakbeyi ve Akıncı kumandanı Gâzi İshâk Bey, Turahanoğlu Ömer Bey gibi yiğit Akıncı Beyleri Galiçya ve Polonya’yı, Macaristan ve Slovakya’yı, Avusturya ve Almanya’yı, Slovenya ve Venedik Ovasını tarümar ediyorlar, Avrupa ve İtalya içlerindeki nehirlerde atlarını suluyorlar, her akınlarında 10 binlerce esir ve ganimetlerle dönüyorlardı.

Hatta bir keresinde Turahanoğlu Ömer Bey, bin (1.000) kişilik küçük akıncı birliğiyle Venedik tarafına akın yaptığı sırada Venedik Ordusu, başlarında General Novella olduğu halde bu küçük birliği, İtalya’nın kuzey doğusunda İsonzo Irmağının Adriyatik Denizine döküldüğü ağızda yakalamıştı.

Venedikliler hiç değilse uğradıkları bütün bu zararları bu küçük birlikten çıkarmak için olanca hınçlarıyla çullandılar. Fakat gâziler çağ açıp çağ kapattıklarının bilinciyle öz güvenleri tavan yapmıştı. Nihayet Turahanoğlu Ömer Bey ve akıncıları kasırga gibi esip, şimşek gibi çakınca Venedik Ordusu neye uğradığını şaşırdı. Venedik topraklarında Venedik Ordusunu bozan Türk Akıncıları, General Novella ve oğlunu esir ettikleri yetmemiş gibi, Caldora ve Piccinino Kontlarını da teslim almışlardı.

Büyük ordu toplanıp peşlerine düştüklerinde ise, esir ve ganimetler yanlarında olduğu halde bir günde üç nehri birden geçerek çoktan Türk topraklarına yâni üslerine sâlimen dönmüşlerdi. Şâir bu anlamlı zaferi şu mısralarla anlatır;

“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik”…

Sûltân II. Mehmed, 30 Mart 1432 Pazar günü güneşle birlikte Edirne Sarayı’nda doğmuş, babası II. Murâd tarafından kendi eliyle 12.5 yaşında tahta geçirilmiş, ilk saltanatı 1 yıl 4 ay sürmüştü. Babası II. Murâd’ın vefât haberini 6 Şubat 1451’de aldıktan 7 gün sonra Edirne’de ikinci kez tahta oturduğunda 18 yaşına gireli 10 ay, 5 gün olmuştu. Maltepe ile Gebze arasındaki Sûltân Çayırı’nda şehit edildiğinde ise 49 yaşını 1 ay, 5 gün geçiyordu.

Kısa ömrüne çok şeyler sığdırması, “Atlarımızın ayaklarının ulaştığı yerlere onların hayalleri........

© Yeni Akit