Lozan zinciri kırılmadan ne Türk ne Kürt ne de Alevi rahat edemez
Lozan zinciri kırılmadan ne Türk ne Kürt ne de Alevi rahat edemez
Ertuğrul Akar
Bu topraklarda yaşayan her fert, bu milletin asli unsurudur. Irkına, mezhebine, meşrebine bakmadan bu vatanın yükünü omuzlayan, bayrağını selamlayan, ezanına sahip çıkan herkes bizim kardeşimizdir. Bugün Sayın Devlet Bahçeli’nin “Bir cumhurbaşkanı yardımcısı Kürt, biri Alevi olabilir” şeklindeki açıklaması, sadece bir siyasi söylem değil; bin yıllık kardeşlik hukukunun, Anadolu irfanının ve Türk milletinin ferasetinin bir tezahürüdür.
Bizi biz yapan, farklılıklarımızı düşmanlık sebebi görmek değil, zenginlik saymaktır. Kürt kardeşim bu topraklarda bedel ödemiş, can vermiştir. Alevi kardeşim bu milletin bağrında yaşamış, kültürümüzü yoğurmuştur. Devlet aklı, artık ayrıştıran değil, birleştiren, inkâr eden değil, kabul eden bir çizgide yürümelidir. Bunun adı “taviz” değil, bilakis “adaletli temsildir.”
Cumhurbaşkanlığı makamının yardımcılarının yalnızca siyasi denge için değil, milletin her kesimine ayna tutması gerektiğine inanıyorum. Kürt de bizim, Alevi de bizim. Biz biriz. Aynı safta namaz kılamasak da aynı toprağa secde ediyoruz. Aynı bayrağa sarılıyoruz, aynı ezanla uyanıyoruz. Bu hakikati görmemek, bölücülüğün tuzağına düşmektir.
Unutulmasın ki, milliyetçilik sadece etnisiteyle ilgili değildir. Milliyetçilik, milleti bir ve bütün kabul etmektir. Milliyetçilik, kardeşliği büyütmektir. Bu yüzden, Kürt bir cumhurbaşkanı yardımcısı olması, bir Alevi’nin devletin en üst makamlarında yer alması, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyüklüğünü ve kapsayıcılığını gösterir. Bu; bir lütuf değil, gecikmiş bir normalleşmedir.
Elbette her şeyden önce mesele liyakat meselesidir. Ancak bu ülkede uzun yıllar boyunca “Kürt olduğu için olmaz”, “Alevi........
© Yeni Akit
