menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye Neden Gazze’nin Yanında Değil?

6 0
20.08.2025

Bazı olaylar vardır ki, geriden görünüşü ile hakikati başka başkadır. O bazı olaylar etrafında duygularımızın taşması neticesindeki bağrışıp çağrışmalarımız olayın künhünü kavramamızı ve hakikatini bilmemizi imkânsız hale getirebilmektedir. Filistin/Gazze konusu böyledir.

Gazze’deki durumu anlatmaya gerek yok çünkü dost-düşman herkes Gazze’de ne olduğunu ve ne olmadığını biliyor. Filistin Osmanlı bakiyesidir ve Filistin’in tapusu Türkiye’dedir. Sultan Abdülhamid’e ait çok sayıda tapunun -tozlanmak üzere!- Hazineye devredildiği bildirilmektedir. ABD’nin Ankara büyükelçisi Lübnanlı Thomas Barrack, Ortadoğu ile minnacık da olsa bir ‘ilgi’ kurabilmek için, dedesinin Osmanlı pasaportu ve cebindeki 13 Türk lirası ile Amerika’ya gelmiş olduğunu söyleme gereği duymaktadır. Türkiye ise -İncil’deki İsa’nın sözünden mülhem- çok büyük bir hazinenin üzerinde yatmakta ama hazine hiç yokmuş gibi hareket etmekte, dahası ‘hazineyi’ reddetmektedir.

On yıllar öncesinde eli kalem tutan biri, gün gelecek iki milyonluk Müslüman Gazze halkı bebek, yaşlı, kadın veya erkek demeden bütün dünyanın gözü önünde kıtır kıtır kesilecek, bu şeref timsali İslam beldesinin üzerine İsrail adındaki kuduz bir örgüt salınacak ve hiçbir gıdanın, ilacın, insanî hiçbir nesnenin girmesine izin vermeyecek, Gazze Müslümanları bu sefer de açlıktan ölecekler, o masum çocukların bakışlarına yürekleriniz dayanmayacak diye yazsaydı, pek kimse inanmazdı. En azından, Gazzeliler gıdasız bırakılmaz diye geçerdi akıllardan. Ama bunlar fazlasıyla doğru ve Gazzeli Müslümanların yaşadıkları ızdırap yüzünden insanlık da çeşit çeşit olmuş durumdalar.

İsrail ve ABD sadece Gazzelileri kademeli olarak imha etmekle kalmamakta, aynı zamanda (imanını yitirmemiş) tüm Müslümanları da kahretmektedir. Tek kelimeyle kahroluyoruz ama yine de Allah’a olan imanımız sarsılmamakta, daha da pekişmektedir. Çünkü biz Müslümanlar kusurumuzu çok iyi biliyoruz. Biz böyle bir kahroluşu çoktan hak ettik. Sorun İsrail’de değil, bizdedir. Gazze’yi yakan Siyonizm değil, biz Müslümanlarız. Çünkü tıynetinin gereği İsrail İsrail gibi hareket edecektir. Bir ümmet İsrail gibi büyük bir belayı öngörememişse, işte odur Gazze’nin gerçek katili. Allah’ın ne kadar cihad emri varsa, tamamını -fiilen- Kitap’tan çıkaran, cennet kılıçların gölgesi altındadır diyen Rasûlullah’ın sünnetini saça-sakala-sarığa dolayan biz Müslümanlar… Düşmanla el ele, kol kola, boyun boyuna, omuz omuza, diz dize işler çeviren, AB’nin eşiğine yüz sürüp, ayağına kapanan iktidarlara Mesih/Mehdi gibi sarılan biz Müslümanlar… Evet, Gazzeli kardeşlerimiz kıyımdan geçirilmektedir fakat biz de özgül ağırlığımızı temaşa etmekteyiz, Gazze aynasında. Bu bir sünnetullahtır. Öncelikle halimizi görmemiz, boyumuzun ölçüsünü almamız, tıraşımızın gözümüzün önüne dökülmesine izin vermemiz gerekiyordu.

Gazze cennetin çocuklarını gönderiyor ahirete de -inşaallah- bizler de aynı cennetten pay mı umacağız acaba?

Evet, boyumuzun ölçüsünü aldık ama çok az sayıda insan bunun farkındadır. Hamaset nutukları bütün cürümlerimizi örtmektedir. Silah sanayinin gelişmesi kitlelerin başını döndürmektedir ama o silahları kim ne zaman, kime karşı, kullanacak, bu bilinmemektedir.

Türkiye yönetim ve halkın kısm-ı azamı olarak Gazze kıyımını ustalıklı bir sessizlikle geçiştirmektedir. Cumhurbaşkanı nutuklarında Gazze’ye sahip çıkıyor gibi konuşmakta, iş fiiliyata gelince hiçbir........

© Venhar Haber