Türkiye: Ateşkesin gerçek teminatı tek ülke
Donald Trump, Şarm El-Şeyh zirvesinde kendisini bir “barış mimarı” olarak takdim etse de çelişkilerle dolu siyasi geçmişi, bu imajla taban tabana zıt bir yerde duruyor. Trump’ın politik hayatına bakıldığında her büyük çıkışın ardında kısa vadeli bir çıkar, her “barış” çağrısının arkasında ise kendi iç kamuoyuna dönük bir siyasi şov olduğu görülüyor.
2018’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyarak Filistin meselesinin dengelerini altüst eden yine Trump’tı. Aynı Trump, bugün “Ortadoğu barışını” sahneye koyuyor. Bir yandan İsrail’e koşulsuz destek verirken, diğer yandan Müslüman ülkelere “dostluk” mesajları gönderiyor…
Trump için dış politika, devlet geleneği ve diplomasi diliyle değil, algı ve imaj yönetimiyle yürütülüyor. Bir gün Kanada’yı “51. eyalet” ilan ediyor, ertesi gün Ukrayna savaşını “bir günde bitireceğini” söylüyor. Bunların hiçbiri diplomatik bir aklın ürünü değil; bunlar, kamuoyu manipülasyonunun ve kişisel egosunun yansımaları.
Trump’tan barış beklemek, rüzgârdan yön tutarlılığı istemek gibidir.
Bugün Ortadoğu’da barıştan söz eden Trump, yarın aynı bölgeyi silah satışını artırmak için yeniden ateşe verebilir. Ne İsrail’le, ne Suudi Arabistan’la, ne de Çin’le kurduğu ilişkilerde tutarlılık görebiliyoruz. Bir gün Çin’le ticaret savaşı başlatıyor, ertesi gün Pekin’le “stratejik ortaklık” fotoğrafı veriyor; aynı anda hem İran’ı tehdit ediyor hem de gizli müzakereler yürütebiliyor.
Böylesine çelişkilerle dolu bir liderden barış beklemek, Ortadoğu’nun tarihsel kırılganlığıyla tehlikeli bir kumar oynamak gibidir. Sonuç olarak Trump, sahnede barışı savunan bir aktör gibi görünebilir. Ama perde arkasında asıl amacı, enerji kaynaklarını kontrol etmek, Çin’in yükselişini dengelemek ve Amerikan ekonomisine nefes aldırmak. Onun diplomasisi insani değil, ticari; adalet arayışı değil, kâr maksimizasyonu üzerine kuruludur.
Trump’ın çelişkilerle dolu dış politika anlayışı, dünya sahnesinde güveni aşındırırken Şarm El-Şeyh zirvesinde tek tutarlı, ilkeli ve güven veren ülke Türkiye oldu. Çünkü Türkiye’nin Filistin meselesine yaklaşımı daima tarihî ve........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d