Turizmin marka değerini tüketen sessiz tehdit
Turizm sezonu açılıyor. Tatil planları yapılmaya başlandı, oteller konuklarını karşılamaya hazırlanıyor, sahil beldeleri yavaş yavaş canlanıyor. Ancak akıllardaki soru değişmiyor: Turizmde fırsatçılık sorunu ne olacak?
Türkiye, 2024 yılında turizmde tarihi bir başarıya imza attı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2024’te ülkemize gelen ziyaretçi sayısı 62 milyonu, elde edilen toplam gelir ise 61,1 milyar doları aştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ise 2025 için hedefi daha da büyüttü: 70 milyon turist ve 70 milyar dolar gelir. Bu, ilk bakışta gurur verici ancak bu büyük başarıya giden yolda dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar var.
Turizm deyince çoğu zaman akla ilk gelen şey döviz girdisidir. Turizm döviz kazandıran bir sektörden aslında çok daha fazlasıdır. Türkiye için turizm; ekonomik büyümenin lokomotifi, bölgesel kalkınmanın anahtarı, istihdamın kaynağı, cari açığı azaltan, uluslararası görünürlüğün ve kültürel kimliğin vitrinidir, ayrıca ülkenin imajına ve toplumsal dokusuna da doğrudan etki eder.
İşte bu nedenle turizm, son derece hassas bir dengeye dayanır. Bu denge bozulduğunda, kazanç kısa vadeli olsa bile güven, sadakat ve itibardan oluşan uzun vadeli değerler hızla kaybolur.
Kısa vadeli kazanç, uzun vadeli kayıp
Turizmi içten içe çürüten en büyük tehdit, fırsatçılık zihniyetidir. “Sezon kısa, ne koparırsak kârdır” anlayışı, özelikle son yıllarda her sezon gündeme gelir. Kalitesiz hizmete fahiş fiyatlar eklenir. Restoranlar, oteller yabancı turiste başka, yerli turiste başka fiyat listesi sunar. Denize girilen sahil, bir anda otopark, şezlong,........
© tv100
