menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump doktrini ve küresel dönüşüm

10 0
21.05.2025

Donald Trump, 2017 yılında ABD Başkanı olarak göreve başladığında ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yaparak alışılagelmiş diplomatik reflekslerin dışına çıkmıştı. Bu tercih hem ekonomik hem de sembolik olarak anlamlıydı. Yaklaşık 400 milyar dolarlık silah ve altyapı anlaşmasıyla Trump, “Amerikan İş Dünyası için başkan” imajını dış politikada da göstermek istemişti. O dönem Obama ile mesafe konulan Suudi Arabistan’la ilişkileri yeniden tesis etmeyi hedefliyordu.

2025 yılında ikinci kez başkan olan Donald Trump, dış politikasına yine Ortadoğu’dan başladı. Ziyaretlerinin odak noktası bu kez yine trilyon dolarlık silah ve enerji anlaşmalarıydı. Siyasi beklentiler ise karşılanmadı. Doha’da Hamas ile İsrail arasında süren ateşkes görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Gazze için beklenen ateşkes sağlanamadı, Trump Katar’da bu konuda somut bir adım atmaktan kaçındı. Aynı şekilde gündemdeki İran dosyasında da ilerleme kaydedilemedi.

Trump’ın dış politikadaki temel yaklaşımı iki ana hedefe dayanıyor: İç kamuoyunda kendisini “kriz çözen güçlü lider” olarak konumlandırmak ve uluslararası alanda “kârlı ticari anlaşmalar yapan, ülkesine kazanç sağlayan başkan” imajını sürdürmek. Bu nedenle Trump, kurumsal diplomasiden çok liderler arası doğrudan temaslara ve ticaret merkezli ilişkilere öncelik veriyor. Onun dış politika tarzı, ABD’nin geleneksel ulusal çıkar anlayışının ötesine geçiyor; karar alma süreçleri kurumsal akıl yerine kişisel tercihler ve stratejiler etrafında şekilleniyor. Suriye ile 25 yıl sonra ilk teması kuran başkan olması, Papa ile Gazze müzakereleri için temasa geçmesi, bu kişisel diplomasi anlayışının birer uzantısı...

Ancak Trump’ın bu yaklaşım giderek daha fazla sorgulanır hâle geldi. Yemin töreninde küresel şirketlerin üst düzey yöneticilerinin........

© tv100