İsrail'in Suriye'nin güneyine, özellikle Süveyda civarına gerçekleştirdiği hava saldırıları, “Dürzilere destek” başlığı altında uluslararası kamuoyunda yankı uyandırdı. Bu müdahalenin arka planında çok daha derin jeopolitik dinamikler yatıyor. Dürzilerin Suriye'deki kırılgan durumu, İsrail'in işgal girişimleri ve yayılmacı politikaları ve Türkiye'nin bölgeyle olan bağlantıları bu gelişmeleri daha dikkatle izlememizi gerektiriyor.

Öncelikle Dürziler kimdir, nereden gelirler bir tanımaya çalışalım.

Modern genetik çalışmalar, Dürzilerin Levant bölgesine (Doğu Akdeniz) binlerce yıl öncesine dayanan bir yerli halkla genetik süreklilik gösterdiğini ortaya koymuştur. Özellikle Sami kökenli halklarla yakın akrabalıkları vardır (Araplar, Aramiler, Süryaniler vb.). Ancak bazı çalışmalarda, Dürziler arasında kısmen Pers, Kürt ve hatta Orta Asya genetik izlerine de rastlanmıştır. Dürziler, Araplaşmış ama özgün köklerini kısmen muhafaza eden bir Levant halkıdır. Yani bugünkü halleriyle Arap kültürüne entegre olmuş, ama özgün bir etnik-dini yapı taşırlar. Dilleri Arapçadır.

Dürzilik, İsmaili Şiiliği kökenlidir. 11. yüzyılda Fatımi halifesi el-Hakim Biemrillah döneminde doğmuştur. El-Hakim, Dürzilerce bir tür ilahi figür (tanrısal akıl) olarak kabul edilir. Kur'an'a saygı duyarlar ama onu sembolik ve alegorik olarak yorumlarlar. Dürzilerin inanç sistemi katı biçimde gizlidir: Sadece "uqqāl" (bilgeler) dini metinlere ulaşabilir. "Juhhāl" adı verilen sıradan Dürziler, dinin sırlarına erişemez. Bu nedenle Dürzilik dışa kapalı, gizemli bir mezheptir.

Dürziler kendilerini Müslüman sayar mı?

Çoğu Dürzi, kendini ne Müslüman ne Hristiyan ne Yahudi olarak tanımlar. Dürzilik, "üç dinin de hakikati aşamamış versiyonları" olarak görülür. Reenkarnasyona inanırlar (ruh göçü). Beş temel ilkeye dayanır: Doğruluk, yardımseverlik, tevazu, tanrısal birliğe sadakat, akla bağlılık. Şeriat kurallarına bağlı değillerdir (oruç, hac, namaz gibi ibadetler Dürzilikte bulunmaz). Bu nedenle hem İslam........

© tv100