2025 yılı tarım açısından zorlu bir takvimle ilerliyor. Kış aylarında yaşanan ani don olaylarının ardından, bahar ve yaz döneminde etkili olan kuraklık, başta Trakya, İç Anadolu ve Güneydoğu gibi tarım bölgelerinde ciddi üretim kayıplarına neden oldu. Bu duruma bir de su kaynaklarındaki yetersizlik eklenince, çiftçiler bir sezon içinde üç ayrı sınavdan geçmek zorunda kaldı: Don, kuraklık ve su sorunu.

Kuraklık artık sadece yağış eksikliği değil suyun kontrolsüz, düzensiz ve plansız bir şekilde doğaya geri dönmesini de kapsıyor. Bu da üretici için hem susuzlukla hem de sel riskiyle aynı anda mücadele etmek zorunda kalması demektir. Toprak ya kavruluyor ya da sürüklenip gidiyor; arada verim alınabilecek bir denge kalmıyor.

Bu hepimizin dikkate alması ve değerlendirmesi gereken çok yönlü bir sorundur. Çünkü tarımsal üretimde yaşanan her aksama köyden şehre toplumun tamamına doğrudan yansır. Tarladaki verim kaybı zincirleme biçimde tedarik zincirini etkiler, üretim maliyetlerini artırır, arzı azaltır ve sonuç olarak fiyatlar genel seviyesini yukarı çeker. İşte bu süreç, bugün halkın gündelik yaşamında da hissedilen gıda enflasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır…

Tarımsal üretimde yaşanan sorunlar, göç, işsizlik ve kırsal yoksulluğu derinleştirir. Sonuçta genç nüfus toprağı terk eder, tarımsal bilgi birikimi........

© tv100