O meczup bana saldırır mı?
Şimdi “Plağın öbür tarafı da ne?” diyeceksiniz, anlatacağım.
Ama evveliyatı var.
Yıl 2020.
Karısını bıçaklamaktan cezaevine giren, şartlı serbest bırakıldığında suç işleyince tekrar cezaevine konan, denetimli serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklanan Umut Asma diye bir adam.
Uyuşturucu kullandığı belirtiliyor.
Sonra “hidayete” erip kendisini “Risale-i Nur Talebesi” olarak tanımlıyor.
Bu yaratık cezaevindeyken tutmuş Karlov suikastı için GİZLİ TANIK olmuş. Cezaevine gelen Türkiye gazetesindeki yazılarımdan “şifreli mesajlar” verdiğimi tespit etmiş(!) Ciddi ciddi Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip ifade vermiş, Başsavcılık bu meczubu ciddiyetle dinleyip ifadesini almış, sonra da mahkemeye çıkmış tanık olarak dinlenmiş.
Yargının hal-i pür melali tabii.
Aynen şöyle diyor mahkemede:
“Gazeteleri inceleyerek, bu şifreleri çözmeye çalıştım ve başarılı oldum. Fuat Uğur isimli kişinin köşe yazılarından Ankara'da Ruslara karşı bir saldırı olacağını anladım. Bunu arkadaşıma da bahsettim. Birkaç gün sonra Rus Büyükelçisi öldürüldü. Bu konu ile ilgili çeşitli ihbarlarda bulundum, terör şubede ifadem alındı”
Mahkeme heyeti de bunu akıl sağlığı yerinde mi yoksa birileri ayarladı mı diye düşünmeden ciddiye alıp dinliyor, zırvalarını kayıtlara geçiriyor.
Bu arada aynı meczup eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın da FETÖ’ye 380 milyon lira aktardığının “delillendirilmiş” olarak dosyada bulunduğunu ifade ediyor.
O zaman, 16 Ocak 2020 tarihinde bu absürd durumu “Böyle bir şerefsizliği ve rezilliği hayatımda görmedim” başlığıyla anlattım Türkiye gazetesindeki yazımda. (*)
Şöyle demiştim:
Muhtemelen cezaevindeki FETÖ’cüler tarafından çeşitli vaatlerle devşirilen Umut Asma adlı kişinin Karlov suikastı gibi son derece önemli bir davada “gizli tanık” yapabilmesine mi yanayım?
Onu “gizli tanık” olarak kabul edenlere mi?
Bu alçağın, benim yazılarımın cezaevindeki FETÖ’cülere şifreli mesaj olduğu yalanını ciddi ciddi dinleyen mahkeme heyetine mi?
Onu ciddiye alan Cezaevi Müdürü’ne mi?
Onu dinleyip adamın meczup olduğunu anlamayan savcılara mı?
Hangisine yanayım bilemedim.
ODA TV HER ZAMANKİ GİBİ EN ZEHİRLİ DİLİYLE DEVREDE
Bu rezaleti Soner Yalçın’ın sahibi olduğu Oda tv ve Karanlıklar Prensesi Müyesser Yıldız sanki gerçekmiş algısıyla, bana en fazla zarar verebilecekleri bir “habercilik diliyle” yayınladılar.
Böylesine bir tezgâh ancak onlara yakışırdı. Güya “Tanıklığı bu hale getirdiler” ayağına bana itibar suikastı düzenliyorlar, eşini defalarca bıçaklayarak öldürmeye teşebbüs eden bir meczubun ifadelerinden yola çıkarak.
Bu yargı perişanlığını gazetem Türkiye manşetten yayınladığı “Mahkemede sabıkalı tanık komedisi” başlıklı haberle (**), ben yazarak, Cem Küçük de bu durumu bir yazısında dillendirerek (***) gündeme getirdik.
Neden FETÖ dedim, biraz açıklık getireyim.
FETÖ VE İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ HEP AYNI YÖNTEMİ KULLANIR
FETÖ bu tarz meczupları suikastlar için kullanır ve onları yetiştirir çünkü. FETÖ’cüler kendi kimlikleri gizlerler, ulvi amaçlarla bir başkası adına bu suikastları yaptırırlar ellerine geçirdikleri........© tv100
