Anne avukat ve profesyonel yarışçı
Galatasaray Lisesi ve ardından Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi... Dışarıdan bakıldığında tanıdık bir başarı hikayesi gibi görünebilir: iyi bir eğitim, itibarlı bir meslek ve istikrarlı bir yaşam. Fakat bazen gerçek hikâye, o görünür olanın hemen arkasında başlar. Benim için bu röportajı değerli yapan tam da bu oldu.
Motosiklet pist yarışçısı bir kadınla görüşecektim. Zihnimde, tozlu bir antrenmandan çıkmış, yarış tulumlarının içinde, kasklı ve eldivenli bir kadın belirmişti. Fakat kapıdan içeri giren kişi, zarif beyaz elbisesi ve ince topuklu ayakkabılarıyla, göz alıcı bir şıklığa sahipti. Görüşmeye 20 dakika kadar geç gelmişti. Nazikçe özür dileyerek, ani gelişen bir konu nedeniyle adliyedeki işinin uzadığını söyledi.
O an anladım ki, bu hikâyede yalnızca yarış motorlarının uğultulu dünyasını değil; farklı hayatlar arasında kurulan güçlü bir dengeyi yazacaktım. Çünkü karşımda oturan, yaşamın üç ayrı kulvarında; adliye koridorlarında, evinde ve yarış pistlerinde aynı anda ilerlemeyi başaran, bir sıfattan diğerine geçerken hiçbirinden geri kalmayan bir kadındı. Ve onun dönüm noktası oğlu Asaf Ateş henüz sekiz aylıkken emzirme aralarında motosiklet eğitimine başlamasıydı. Benim için bu ayrıntı, aynı zamanda kadınlar için bir çağrıydı: Yani hayat hep aynı çizgide gitmemeli.
Pınar Altuğ, Marmara Üniversitesi’nde lojistik ve deniz hukuku üzerine yüksek lisansını tamamlamış çok önemli davalara bakan bir avukat. Aynı zamanda bir anne. Ve belki de en çarpıcısı:profesyonel motosiklet yarışçısı.
Annelik piste çıkmama engel değil
2013 yılında oğlu Asaf Ateş dünyaya geldiğinde, Pınar Altuğ’un hayatı çoktan belli bir düzene oturmuş gibiydi. Ancak bazen asıl dönüşümler, hayatın olağan gözüken anlarında saklıdır. Ataköy’de yaşadıkları dönemde, eşinin trafikten bıkıp motosiklet kullanmaya başlaması önemli bir milat oldu. Eşinin “Motosiklet kullanmayı sen de denemelisin." demesi, Pınar Altuğ'un hayatında büyük ve farklı bir kapıyı araladı.
Henüz emzirme dönemindeydi. Bebeği birkaç aylıktı. Ama bu, onun için bir engel değil; aksine, daha cesur adımlar atma zamanının işaretiydi. “Motosiklet eğitimine başladım. Bebeğim yanımdaydı, ya annemle ya da kurs görevlileriyle birlikteydi."
Annelik ve motosiklet arasında çizilen hayali sınırları kendi eliyle silmişti. Çünkü onun için anne olmak, yalnızca korumak değil; aynı zamanda kendine alan açmak ve yolculuğuna devam etmekti.
İlk motoru Honda........
© tv100
