Oyları çalabilen parayı niye çalmasın?
İktidar partisinden bir başkanın, kendi inşaat şirketinde toplanan para kuleleri ortaya çıksaydı n’olurdu, bir düşünün! O firmada sıvacının, elektrikçinin hesaplarına bile onlarca milyonun aktarıldığını… Yahut, o başkanın, büyük ihaleler verdiği firma üzerinden Boğaz'a nazır 1,5 milyar liralık üç villayı 15 milyon liraya (yani yüzde 1’lik bedelle) üzerine geçirdiğini, bunu da mal beyanında göstermediğini, o villalardan sadece birini yıllık 5 milyon liraya kiraya verdiğini… Reklam ihaleleri kazandırılan firmaların doğrudan kendisine ait inşaat şirketine para yolladığını… Terör örgütüne Avrupa’daki kolu üzerinden siyasi destek karşılığında milyonlarca dolar akıttığını… Türkiye’deki terör uzantılarına ‘bakkala verilen(!) acil baklava siparişi’ gibi uyduruk ihalelerle tek kalemde yüz milyon liraya yakın para transferi yaptığını… 16 milyon İstanbullunun tüm kişisel verilerini -gizlice- İngiliz firmasına vermek için anlaştığını… *** Şunlardan herhangi birini AK Partili yahut MHP’li yapsa; bugün CHP, medyası ve kitlesi ile bunun üzerinde nasıl tepinirdi, tahayyül etmeye çalışın. Oysa bunları yapan bir CHP’li, hele hele İstanbul gibi bir belediyenin başkanı olunca, nasıl bir yüzsüzlük sergilediklerini ibretle izliyoruz günlerdir. Bunların cevabını vermek yerine sokak terörü, boykot gibi gündemlerle kamuoyunun dikkatini dağıtmaya çalışıyorlar ama, toplumun büyük çoğunluğu olan biteni dikkatle takip etmekte. Kafalardaki en önemli sorulardan biri şu; Bunca zaman göstere göstere bu kadar soygun nasıl yapılabildi? Teröre kaynak akıtan DEM’li başkanlar hemen görevden alınıp yerlerine kayyım atanırken, Ekrem İmamoğlu gözlerin üzerinde olduğunu bile bile neye güvenip de bu kadar rahat davranabildi? *** Güvendiği yerler konusunda, İngiltere örneğini bir önceki yazıda işlemiştik. Rahatlığın ve pervasızlığın cevabını ise İstanbul Büyükşehir........
© Türkiye
