menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İçimdeki emmare

17 0
21.10.2025

İnsanın içinde bir ses vardır; bazen fısıltı gibi, bazen gürültü gibi… Bir yanım sabrı, merhameti hatırlatırken; diğer yanım öfkeyi, hırsı, bencilliği dürter durur. O an anlıyorum ki insanın kalbi bir savaş meydanıdır. Tasavvuf bu savaşı “nefs-i emmare” diye adlandırır. Freud başka bir dille “id” der. Farklı çağların, farklı coğrafyaların ortak hakikati: İnsanın içindeki karanlıkla yüzleşmesi. Kur’ân-ı kerimde buyuruluyor. Yusuf aleyhisselamın dilinden şu cümle yankılanır: “Nefis, daima kötülüğü emreder.” (Yusuf, 53) Neden bir iyilik yaptığımızda gizli bir alkış bekleriz? Neden bir hata yaptığımızda, yüzleşmek yerine savunmaya kaçarız? Neden bazen başkasının acısı içimizde kıpırdamaz? İşte bütün bunlar, emmarenin ayak sesleridir. Ama sonra başka bir ses gelir: “Dur. Bekle. Sabret.” O ses, dengeyi kurmaya çalışan nefs-i levvame ya da Freud’un egosudur. İnsan, işte bu iki ses arasında büyür. Nefs-i levvame ne midir? Levvame çok ayıplanan demektir. Nefis, kötülükleri emretmekten pişmanlık duyup kendini çok levm eylediğinden (ayıpladığından) ismi “Levvame=çok ayıplayan” olmuştur.........

© Türkiye