Dilenciliğin böylesi!..
Biz sürekli zaman dilenen insanlarız. Çevremize hiçbir şeye vaktimizi olmadığından yakınırız. Çok istiyorum amalarla başlayan bin bir çeşit bahanelerle muhabbetimize devam ederiz. Aslında vakit var ama biz vaktimizi sosyal medyalarda geçirdiğimiz için kendimize vakit ayırmak imkansız. Vakit ayırdığımızı sandığımız o anlar bile sürekli telefonlarla baltalanıyor. Hem de acımasızca!
En sevdiğiniz kitabı elinize alıp okumaya başlarken içinizden bir ses “hadi bu anın fotoğrafını çek” diye sesleniyor. Biz de direkt sorgulamadan çekiyoruz. Çünkü o sesin boyunduruğu altındayız... Çok güzel bir yere ailemizle gezmeye geldik. İçimizdeki o ses(!) yine ayaklanıyor. Hadi buraların resmini çek, başkaları da görsün nerede olduğunu... Böylece her güzel anı yaşamaktan, bize özel kalmasından mahrum kalıyoruz... Bundan da oldukça keyif alıyoruz.
Bu sebeple ne o kahvenin tadını tam alabiliyoruz ne de bir kitabın sayfalarında kaybolabiliyoruz. Hiç olmazsa en güzel okumanın ortasında telefondan gelen bildirim bütün atmosferi bozmaya yetiyor! Aslında vaktimiz bol, lakin bizim o vakti o meşgalelere harcayacak vaktimiz yok...
Çünkü biz vaktimizi yıllar önce bir ekrana bedelsiz kiralamışız. Ne........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d