Bu gidiş nereye?
Hayatta insanın en yanıldığı şey, elindekilerin kalıcı olduğunu sanmasıdır. Koşuşturmalar, bitmeyen istekler derken günler göz açıp kapayıncaya kadar geçer gider. Biriktirdiğimiz mallar, kazandığımız unvanlar bir süre sonra önemini yitirir. Aslında geriye kalan tek şey, nasıl yaşadığımız ve kalbimize neler bıraktığımızdır. Dünya, parıltılı bir pazar yeri gibidir; gözü kamaştırır, insanı içine çeker. Ne var ki o parıltıya kapılan kişi, işin özünü göremez. Elindekini gerçek zenginlik zannederken, ruhunu yavaş yavaş yoksullaştırır. Çünkü hiçbir şey sonsuza kadar elimizde kalmaz. Asıl zenginlik, kalbin huzurunda gizlidir. Bir gönlü hoş etmek, bir insana iyilik yapmak, paylaşmak; işte bunlar insana değer katar. O zaman sahip oldukların yük olmaktan çıkar, aksine anlamlı bir mirasa dönüşür. Bazen kendimize sormamız gerekir: Bugün peşinden koştuklarımız, yarın bize huzur mu getirecek, yoksa pişmanlık mı? Ömür dediğimiz şey, farkına varmadan akıp gidiyor. Bu yüzden........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d