Aşkın ilahi boyutu
Her yerde, her şeyde aşkı görebiliriz. Gökyüzünde süzülen bir kuşun kanadında, toprağa kök salan bir ağacın sabrında, bir annenin duasında, bir babanın helal lokma mücadelesinde, kardeşin omzunda, dostun tebessümünde… Ama aşkın en kutsal makamı, hiç şüphesiz ki Rabbimizin sevgisidir. Onu sevmek, onun yarattıklarını sevmektir. Aşk, yalnızca gönüllerde değil, kelimelerde de tecelli eder. Edebiyatımızda sıfatlar isimlere âşık kelimelerdir; zarflar ise fiillere, sıfatlara, hatta birbirlerine sevdalanır. İnsan ise en çok zarflardan “daha”ya tutulmuştur. Çünkü insan nefsi daima daha fazlasını ister: Daha çok mal, daha çok makam, daha çok şöhret, daha çok haz… İşte bu noktada imtihan başlar. Çünkü “daha” kelimesi kalpleri Allah’a yaklaştırmak yerine dünyaya bağladığında, aşk yerini hırsa bırakır. “Daha çok ibadet” demesi gereken insan, “daha çok servet” der. “Daha çok merhamet” demesi gereken insan, “daha çok kudret” peşine düşer. Ve böylece aşk, kalplerde nur olmaktan çıkar; ateşe dönüşür. Kapitalizmin en büyük silahı da budur: İnsanoğlunun “daha” sevdası. Daha çok kazanma, daha çok tüketme, daha çok hükmetme arzusu… Kapitalizm, insanın nefsini kışkırtarak onu tüketim çarkına esir eder. İnsan, kardeşini unutur; mazlumu görmez, kul hakkını hiçe sayar. Oysa Peygamber Efendimiz Veda Hutbesinde........
© Türkiye
