İran-İsrail çatışması ve İran Türkleri
İran’daki Türklerin tutumu ve konumlanışı, İran devleti açısından öteden beri dikkatle izlenen bir konudur. Cumhurbaşkanı olarak Pezeşkiyan’ın seçilmesi de bu çerçevede İran devletinin Türk toplumuna yönelik hamlesi olarak değerlendirilmektedir. Yani; Türk kökenli bir ismin başa getirilmesi, belirli bir stratejinin parçası olarak görülmektedir. İsrail’in İran’a yönelik saldırısı sürecinde pek çok senaryo gündeme geldi. İran’daki Türklerle ilgili dış kaynaklı iddialar da dâhil olmak üzere, bu söylemlerin tamamı küresel güç paylaşımı sürecinin uzantısı olarak ele alınmalıdır. Nitekim ABD Başkanı, İran’ı önceden kurgulanmış müzakere zeminine çekebilmek için “bölünme” ve “rejim değişikliği” gibi söylemleri sıkça gündemde tutmuştur. İran’a saldırılarılar düzenlendiği sırada, bu ülkedeki Türklerin tavrı dikkatle değerlendirilmelidir. Açık konuşmak gerekirse, rejim karşıtı yapıların dışarıdan yaptığı açıklamaların sahici etkisi olduğunu düşünmüyorum. Zira bu çevrelerin önemli bir bölümü, İran’daki zindanlardan kurtulmak için ülkeyi terk etmiş ve dışarıda “kahraman” kesilen isimlerden oluşmaktadır. Bu nedenle, İran’daki Türk toplumu adına dış muhalif yapılara temsil hakkı atfetmek gerçekçi değildir. Nitekim her toplumda esas hareket alanı, içerideki siyasal yapılar tarafından şekillenir. İran üzerine çokça yorum yapanlar oldu. Bu yorumların çokluğu, sağlıklı analizle spekülatif söylemler arasındaki farkı daha da önemli hâle getirmiştir. İran sosyolojisini yeterince tanımayanların değerlendirmelerine itibar edilmemesi gerekir. Aynı şekilde İran üzerine İsrail ağzıyla yorum yapanların söylemlerinin de dikkate alınmaması, sağduyulu yaklaşım olacaktır. Bu noktada temel soruya........
© Türkiye
