İki güzel adam
Güzel adamlar iki kısımdır; bir kısmı vefât etmiştir, ötelerdedir. Diğerleri hayattadır. İkisini de unutmamak lâzım. Onları unutmak vefâsızlık olur, kadir-kıymet bilmezlik olur. Vefâsızlık ve kadir kıymet bilmemek, arkada kalanlar için büyük talihsizliktir. Üstelik; unutmamalı ki güzel adamlardan hayatta olanlar yaşayan insan hazinelerimizdendir; istifâde edilmeyen zamanlara acınır… Dînîne ve milletine sevdâlı güzel adamlardan tanıdığımız ikisinden söz etmek istiyoruz:
Bu insanlar birbirlerini tanıdılar mı? Bilmiyoruz ama biz, onları hep yekdiğerine benzettik. İkisi de dâvâ ve gönül adamı, ikisi de hizmet etmeye sevdâlı ikisi de İslâm’ın hilâline ve Türk’ün yıldızına âşık iki güzel adam. Onları hiç karamsar görmedik, hiç birilerini çekiştirirken görmedik, hiç şikâyetlerini dinlemedik. Hep hayra, iyiliğe teşvik edici, hep müsbet düşünen, müsbet bakan, hep affeden insanlar oldular.
Onları tanıdığımız yıllarda Garbî Türkistan, bütünüyle SSCB'nin işgali altındaydı. Şarkî Türkistan ise bugün de olduğu gibi Kızıl Çin'in işgalindeydi. Balkan Müslümanları da Sovyet peyklerinin işgalindeydi. Bu güzel adamlar, hep iki değer için çabalayan insanlar oldular. Hanefi ictihadı üzere amel edilmesi ve Maturîdî itikadı üzere îmân edilerek Ehl-i sünnet ve'l cemaat yolunun açık tutulması. Büyük ve azîz milletimize İsâm’a hizmet etme şerefini kazandıran bahsettiğimiz temel sebep buydu. Ne var ki son bir asırdır Haçlı dünyası içimizdeki temsilcileriyle iş birliği yaparak bilhassa okumuş zümreyi istikametinden koparmışlardı. Beş bin yıllık tarihimizdeki en büyük felâket başımıza gelmiş, dışımızdaki Türk ve İslâm iklimi ise işgal edilmişti. Hür zannedilenler bile -şimdiki- gibi işgal altındaydı. Bu iki güzel adam,........
© Türkiye
