menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Diyalektik, komünizm ve Rusya-Türkiye bağlantısı

16 1
05.07.2025

Gerek çarlık devrinde gerekse Bolşevik rejiminde Ruslar Türklerden asla vazgeçmemişlerdir. Bu yüzden yeni rejimden sonra (1989’a kadar) gönüllü propagandistler edebî ve kültürel sahada büyük çaba sarf etmişler, bu arada özellikle Sofya ve Doğu Berlin’deki pilot istasyonları ile dünyaya rejim ihraç etmişlerdir. 1917-1940 arasında da komünist Rusya rejimini yeni Türkiye’ye de dayatmak istemiştir. “Komünist Edebiyat” bir zamanlar Türkiye’de hızla yayılıyordu. Dünya globalleştikçe savaşlar daha geniş kapsamlı, daha yıkıcı ve daha trajik hâle dönüşmüştür. Avrupa ve Orta Doğu’yu oldukça meşgul eden savaşlar yeni Haçlı savaşları ile büyük bir Hristiyan kitleyi harbe sevk etti ise de coğrafya olarak dar bir alana sıkıştı kaldı. Batı’nın bu savaşlara katılımı genelde lojistik olarak algılanmalı. Tam aksine Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki savaşları kıt’a olarak geniş bir coğrafyayı içine aldı. Rumeli ile başlayan fütuhât Avusturya’ya kadar uzandı. Kitlesel Avrupa, daha doğrusu kitlesel Haçlı rûhu bir bütün olarak Osmanlının karşısına dikildi. Zâten 15. asırdan îtibâren Osmanlı güçleri karşısındaki Hristiyan birliği yekvücut oldu. Bu savaşlarda Slav ve Ortodoks rûhu ile Rusya, özellikle 18. yy îtibârı ile hep sahnedeydi. Vukû bulan 1878 Rus Savaşı ise zayıflayan Osmanlıya karşı işgal hareketine dönüşmüş ve Ruslar Ayastefanos’a (Yeşilköy) kadar gelmişlerdir. Rusların Çarlık dönemi ve sonrasındaki sıcak denizlere inme ideali hiç değişmemiştir. 20. asırla birlikte buna petrol istekleri de itici güç olarak eklenmiştir. Hâlbuki Rusya’da hem doğalgaz hem de petrol vardır. Ancak rakipler birbirlerinin kuvvetlenmelerini istemezler. 1917 Devrimi’nden sonra da Rusya’nın megali ideası “sıcak denizlere inme” sevdâsı hiç bitmemiştir. Zâten Rusya özellikle 16. yy. ile birlikte Avrupa Slav halklarına hem ırkî hem de dînî olarak sâhip çıkarken 1856’dan sonra da Osmanlı tebaası Ortodokslar için geniş çaplı çalışmalar başlatmıştır. Özellikle 1945’ten sonra Rus Siyonizm’i (komünizm) küresel bir istîlâ hareketi gibi dünyânın büyük bir bölümünü başka devletler eliyle de kendi etkisine almıştır.

RUSLARIN MADDÎ DESTEKLERİ

İstiklâl Savaşı’nda Rusların Türklere yaptığı yardım azımsanacak cinsten değildir. Rusların Çarlıktan çıkıp komünizm rejimini kurduğu sıralarda biz de “sultanlardan kurtulup”(!) yeni bir rejim kurmaya çalışıyorduk. Bunlara ışık tutacak bir olay, Halil Rif’at Paşa’nın 1821’deki Rusya seyahatidir. Bu arada Yunanlılar da ayaklanmışlardır. Rusların buradaki Ortodoks korumacılığı yine devrededir. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası iki devlet arasında Edirne Antlaşması yapılmıştır. Osmanlı, Tazminât’ın ve diğer yükümlülüklerin hafifletilmesi için serasker, kaymakam, kaptan-ı deryâ da olan Halil Rif’at Paşa’yı Rusya’ya göndermiştir. Burada gözden kaçmaması gereken en önemli nokta Çar I. Nikola’nın Paşa’ya “Osmanlı Devleti’nin Ortodoks Hristiyanlığa” geçme teklifidir. Halil Rif’at Paşa’nın bu geziden sonra “Sultânım gâlibâ Batı’yı taklitten başka çâremiz kalmamıştır” dediği bilinir. Kaldı ki Rusya “kırma Batı”dır, tam Avrupa da değildir. Burada yapılması gereken tahlil şudur: 1917’den evvel Ruslar Ortodoksluğu nasıl başta Osmanlı olmak üzere geniş bir alana yaymaya çalışmışsa, 1917-1940 arasında da komünist Rusya bu rejimi yeni Türkiye’ye de dayatmak istemiştir. 1932’deki İnönü’nün Rusya bir gün evvel Akşam gazetesinde “Başvekil’in ziyâreti milliyetperver Türkiye ile Bolşevik Rusya arasındaki dostluğun ifâdesinden ibârettir” ifadeleri kullanılmıştır. (Akşam, 25 Nîsan 1932)

Rus ve Türk heyetleri…

“İki hükûmet arasındaki rejim farkının dostlukta hiçbir alâkası yoktur. Rusya’nın rejimi komünizm, Türkiye’ninki ise koyu milliyetçiliktir. İki rejim arasında hiçbir münâsebet yoktur. Mamafih bu hâl İstiklâl mücâdelesi senelerinde başlayan dostluğun bir kat daha kuvvet bulmasına mâni olmamıştır. Türk-Rus dostluğunun esâsı, iki tarafın da birbirlerinin rejimine hürmet etmesidir. Senelerden beridir iki taraf da bu esâsa riâyet ediyor. Bu arada bu ziyâret sonrasında 8 milyon dolara tekâbül eden Rus yardımı ile Türkiye makineler alacaktır. Kredinin 2 milyonu ile şeker fabrikası için âlet edevât ve diğerleri de mensûcât (dokuma) alanına tahîs edilecektir.” (Dr. Öğretim üyesi Ersin Müezzinoğlu, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C. 20, s.2 Eylül 2018)

İsmet İnönü, 1932 yılında Moskova’nın Kızıl Meydan’ında yapılan 1 Mayıs kutlamalarında yer almıştı.

CUMHURİYET, FABRİKALARI........

© Türkiye