Bin yıllık bir mâzi yıkıldı
Türk yönetimleri hep mutlakıyetti. Arada iki sıkıştırma meşrûtî yönetimler devreye girse de başta hep kağanlar vardı. Bunlara zaman zaman kan, kagan, beg, giderek sultan ve pâdişâh gibi unvanlar verildi ama statü aynıydı. En az beş bin yıllık bu hanlık dönemi, 1922’de yıkıldı. İngiltere dışında Norveç, İsveç, Danimarka, Belçika ve İspanya aynı taçlı krallık dediğimiz sembolik de olsa başta kral veyâ kraliçeleri ile demokrasinin en parlak idarelerine sâhiptirler. Cumhûriyetin ilk yıllarında, gerçek mânâda seçim, çok partili parlamenter sistem yoktur. Her ne kadar bin yıllık bir mâziden bahsetsek de bundan Selçuklu da Osmanlı da anlaşılmamalı. Sâdece Türklerin Anadolu’ya girişini esas aldığımız da anlaşılmamalı. Bundan sâdece Türklerin İslâmiyeti kabûl ettiği (921) de anlaşılmamalı. Bu bin yıllık sembol târih bir örnek veridir. Statüleri farklı olsa da Uygurlara, Göktürklere kadar iniyoruz. Yetmiyor, Hunlara, Avarlara, Sakalara kadar iniyoruz. Statüleri farklı demekten maksadımız din ve birbirine yakın olan yönetimlerdir. Sürekli ve akıcı da olsa kopmaz bir coğrafyaya bağlı olan topraklardır. Bin yılın parantezinde 921’de İslâmiyeti ilk kabûl eden İlteber Almış Han’ın İtil Bulgar Devleti başlangıç olarak kabûl edilebilir. Bunun ötesinde 1000 yıllık İslâmî mâzî yıkılırken en az beş bin yıllık hanlık dönemi de 1922’de yıkılmıştır. Türk yönetimleri 1922’ye kadar mutlakıyettir. Arada iki sıkıştırma meşrûtî yönetimler devreye girer. Başta hep “kut” almış kağanlar vardır. Bunlara zaman zaman kan, kagan, beg, giderek sultan ve pâdişâh gibi unvanlar verilse de konum ve statü aynıdır. Bu İslâmiyetten evvel de böyledir. Devlette devamlılık esastır. Cumhûriyetle mutlakıyet yıkılmış, yâni hanlık tek yöneticilik bitmiş, bunun yerine Avrupâî cumhur nizâmına geçilmiştir. Ama Avrupa ülkelerinin bir kısmında hâlâ meşrûtî krallık vardır. Yâni asırlardır var olan krallar veyâ kraliçeler yerindedir ama arkalarında bir parlamento vardır. Zâten bizde de ilk parlamento 1876’da II. Abdülhamîd Han zamânında kuruldu. II. Meşrûtiyet de 1908’de yine onunla vukû buldu. İki meşrutiyette de azınlık unsurlarının fitneleriyle I. Meşrûtiyet lağvedildi, II. Meşrûtiyet de Osmanlıyı bitirdi.
YAŞAYAN KRALLAR DEMOKRASİSİ
United Kingdom (Birleşik krallık yâni İngiltere) dışında Norveç, İsveç, Danimarka, Belçika ve İspanya aynı taçlı krallık dediğimiz sembolik de olsa başta kral veyâ kraliçeleri ile demokrasinin en parlak yönetimlerine sâhiptirler. Türkiye’de 2024 yılında üretim yönetimine göre cârî fiyatlarla GSYH c,5 artışla 43 trilyon 410 milyar 514 milyon TL oldu. İngiltere’de GSMH ise 116 milyar dolardır. Ayrıca İngiltere’ye bağlı 15 ülke vardır. Bunlar Antiqua, Avustralya, Belize, Kanada, Grenada, Jamaika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Saint Kitts ve Nevis, Saint Luçia, Saint Vincent ve Grenadinlar, Solomon Adaları, Bahamalar ve Tuvalu’dur. Norveç’te GSMH, 485,3 milyar USD (2023), İsveç’te GSMH, 585 milyar USD, Danimarka’da GSMH, 407,1 Milyar dolardır (2023). Danimarka’nın kraliyet ailesinin 1000 yıllık bir geçmişi vardır. Belçika’da GSMH, 644 milyar USD, İspanya GSMH 1,73 trilyon USD (196 ülke arasında 15. Büyük ekonomiye sâhiptir.) Kanada, İngiliz Milletler Topluluğu’na bağlı federal bir cumhuriyettir ve devlet başkanı İngiltere kraliçesidir. Kanada GSMH 2, 142 trilyon USD’dir (2023). Krallık olan ülkelerde kral veyâ kraliçeler fazla fonksiyonel olmasa bile, onlara tamâmen etkisiz elemen demek de mümkün değildir. Protokollerde onlara nasıl bir siyâsî statü uygulandığını açıkça görüyoruz.
TÜRK DEVLET GELENEĞİ
Türk devlet geleneğinde üç temel esas vardır: Kut, töre ve kağan… Burada birinci sırada kut vardır. Eski Türklerde kağan, “kut” aldığı için “tanrısal güç” taşır. Çadırda da doğsa gökte doğmuş sayılır. Sonra devletin dayanağı töre vardır. Töre (Törüg) kut altında, kağanın üstündedir. Kânun (töre) zâten Gök Tengri tarafından verilen kutun yüceliğindedir. İl yâni vatan varsa onun ayrılmaz parçası töredir. Töre kan buyruğu olmakla berâber bir yüksek mahkemede kağanın da sözünün geçmediği olaylara şâhit olunmuştur. Kaldı ki kağan yargının da başıdır. Kağan devleti temsîl ettiği için, ona karşı işlenmiş suçlar devlete karşı işlenmiş sayılır. Bu yüzden kağana karşı işlenen suçu bizzat kendisi yargılardı. Atilla şahsına suikast düzenleyen Bizans elçisini kendisi yargılamıştır. Köktürk kağanlığı zamanında kağanlar bazen yüksek mahkemeye........
© Türkiye
