Her bidat dalalettir!
*Sultan Muhammed Alpaslan’ın, “Biz temiz Müslümanlarız. Bidat nedir bilmeyiz. Onun için Allah bizi aziz kıldı” dediği meşhurdur. *İslam tarihi boyunca, inanışları ve ibadetleri ilk Müslümanlara uymayan gruplar ortaya çıkmıştır. Peki, bunların uydurduğu “bidatler” nelerdir? Lügatte her türlü yeniliğe bidat derler. Terminolojideki manası ise Hazret-i Peygamber ve Eshabı zamanında bulunmayan, dinde sonradan ortaya çıkan yeniliklerdir. Sünnete uymayan, itikat, amel ve sözlerdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Kim dinimizde bulunmayan bir bidat çıkarır ise, reddedilir. Her bidat dalâlettir, sapkınlıktır. Her dalalet ateştedir!” Bunun içindir ki Sultan Muhammed Alpaslan’ın, “Biz temiz Müslümanlarız. Bidat nedir bilmeyiz. Onun için Allah bizi aziz kıldı” dediği meşhurdur. İnançtaki bidat küfre sebep olur veya olmaz. Olmazsa, böyle inanana ehl-i bidat veya ehl-i kıble derler. Hâricî, Şiî, Mûtezilî, Vehhabî gibi fırkalar böyledir. Geri kalanlara Ehl-i sünnet ve cemaat denir. Resulullah’ın yoluna ve onun arkasında namaz kılanlara, yani sahabeye uyanlar demektir.
73 fırka
İtikat ve amel esaslarını, Eshab, Resulullah’tan görerek ve işiterek öğrenmiş; sonrakilere nakletmiştir. İlk devirdeki âlimlerin icma (ittifak) ettiği meselelerde, sonradan ortaya çıkarılan inançlar ve ameller bidattir. “Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, benim ve ashabımın yolunda olanlar kurtulur” hadisi buna delâlet eder. “Hidâyet yolunu öğrendikten sonra, Peygambere uymayıp, müminlerin yolundan (icmadan) ayrılanı, saptığı yola sürükleriz ve sonu çok fena olan cehenneme sokarız” mealindeki âyet (Nisâ: 115) bu kimseleri zemmeder. Diğer fırkalar, manası açık olan âyet-i kerime ve hadis-i şerifleri tevil ederek, olmayanları ise sahabenin bildirdiğine uymayan şekilde yanlış tevil ederek icmadan ayrılmışlardır. Bunlar tekfir edilmezler, dinden çıkmış sayılmazlar. Çünkü yanlış tevil suretiyle de olsa Kur’ân-ı kerim ve sünnetten manası açık olmayan bir delile dayanmaktadırlar. Hadis-i şerifte, “La ilahe illallah diyen kimseye, günah işlediği için kâfir demeyiniz! Buna kâfir diyenin kendisi kâfir olur” buyuruldu. Ama zaruriyyat-ı diniye denilen herkesin üzerinde ittifak ettiği açık meselelerde, âyet ve hadise dayansalar da mümin sayılmazlar. Tenasühe, yani reenkarnasyona, ruhun ölüp yeni bir bedene girdiğine inananın imanı gider. İsrâ mucizesine inanmayan da böyledir. Miraca inanmayan ise bidat ehli olur. Eshaba dil uzatan, onların halifeliğini kabul etmeyen, Mesih’in nüzulünü, Mehdi’nin zuhurunu, kabir azabını, şefaati kabul etmeyen, günah imanı götürür veya iman artar eksilir diyen, bidat ehlidir. Dinde reform yapmak lazımdır, âyet ve........
© Türkiye
