menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Tiz, elleri kesile şu mimarın!”

40 0
16.06.2025

* Evliya Çelebi, Sultan Fatih’in cami yaptırırken, Ayasofya kadar ihtişamlı olmasın diye sütunları kısaltan mimarın elini kestirdiğini, mimarın da mahkemeye gittiğini anlatır. Peki, “hikâye” tarihe ne kadar uygundur?

Sultan Fatih, cami yaptırırken, Ayasofya’dan yüksek olmasın diye sütunları kestiren mimara kızmış. Mimar, İstanbul’da zelzele çok olur diye böyle yaptığı şeklinde kendisini müdafaa etse de dinlememiş, “Özrün kabahatinden büyük!” diyerek ellerini kestirmiş. Mimar da İstanbul kadısına müracaat etmiş. Padişah mahkemeye gelmiş, oturacak bir yer bakarken, kadı, adalet icabı, “Oturma beyim, hasmınla mürafaa-i şer olacaksın” demiş. Kadı, muhakeme neticesinde kısas olarak padişahın ellerinin kesilmesine hükmetmiş. Mimar, “Bana ne faydası var, diyet ödesin” demiş. Padişah da günde 20 akçe diyete mahkûm olmuş. Kadı, “Namaz sahrada da alçak camide de kılınır. Sütunun cevahir olsa, yine de taştır. Ama böyle bir usta kırk yılda bir gelir” demiş. Mahkeme bitince kadı, padişaha yer gösterip oturtmuş. Padişah, eteği altındaki topuzu gösterip, eğer bana iltimas geçseydin, başını bununla ezerdim diyerek kadı efendinin tavizsiz adaletini övmüş. Kadı da, postu kaldırmış, eğer hükmüme razı olmasaydın seni buna helak ettirirdim diyerek postun altında bir ejderha göstermiş. Padişah, kadının elini öpüp duasını ayarak oradan ayrılmış...

Fatih Sultan Mehmed Han

Hayalhane süzgeci

Evliya Çelebi’nin anlattığı bu hikâyesinin sonraki versiyonlarında, hadisedeki adalet temasını kuvvetlendirmek için mimar Rum yapılmış; kadı da Hızır Bey olmuştur. Hatta mimara İpsilanti diye bir de isim uydurulmuştur. Öyle ya, bu hıyaneti olsa olsa bir Rum yapabilir. Hâlbuki Evliya Çelebi, mimarbaşı olduğunu ve inşaatta Rum çalışmadığını söyler. Başka numune yokmuş gibi, Osmanlı adaletini ve padişahın hakkaniyetini göstermek adına bu hunhar hadise o kadar popüler olmuştur ki, piyese dönüştürülmüş, filmlere alınmıştır. 2006’da Üsküdar’daki bir bina adalet müzesi yapılmış ve hadise orada balmumu heykellerle canlandırılmıştır. Sanat tarihçisi İbrahim Hakkı Konyalı der ki: “Evliya Çelebi hadiseyi hayalhanesinde süsledikten ve mutat mübalağa süzgecinden geçirdikten sonra ibretli ve heyecanlı bir sahne hâlinde aksettirmektedir.” Padişah’ı zalim bir psikopat gibi gösteren bu hikâye doğru ise, mimar zelzeleden endişelenirken, padişahın tek derdi Ayasofya ile yarışmaktır. Bunun Fatih Sultan Mehmed gibi emsalsiz bir hükümdar ve şahsiyet için hakaretten başka manası yoktur. Nitekim mimar haklı çıkmış, Fatih Camii........

© Türkiye