Terörsüz Türkiye’nin anahtarı: Terörsüz Suriye ve Kuzey Irak
Türkiye’nin bugün attığı her jeopolitik adım, yalnızca bugünün güvenlik ihtiyacını değil, 2026’nın belirsizliklerle çevrili dünya düzenini de hesaplamak zorundadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin son günlerde altını çizdiği “Terörsüz Suriye olmadan Terörsüz Türkiye olmaz” vurgusu, basit bir siyasal tespit değil; Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda ayakta kalmasını sağlayacak stratejik bir zorunluluktur. Çünkü gerçek açıktır: Suriye’nin kuzeyinde terörün var olduğu bir denklemde Türkiye’nin uzun vadeli güvenliği inşa edilemez. Irak’ın kuzeyi terörden arındırılmadıkça Türkiye’nin güney hattı hiçbir zaman tam anlamıyla stabilize olmaz.
Bu değerlendirme, bölgede artan küresel rekabet, devlet dışı aktörlerin silahlı kapasitesi ve özellikle 2026’da daha da sertleşeceği öngörülen jeopolitik satranç düşünüldüğünde çok daha kritik bir nitelik kazanıyor. Dünya uzun zamandır böylesine öngörülemez bir döneme girmemişti. ABD’de yeniden şekillenen yönetim, özellikle Başkan Trump’ın agresif, kuralsız ve kişisel reflekslerle yürüttüğü dış politika nedeniyle dünyada ve Orta Doğu’da istikrarsızlığı körüklüyor. Washington, artık bir strateji merkezi olmaktan çıkmış; bireysel çıkarlara göre şekillenen bir karar laboratuvarına dönüşmüş durumda.
Böylesine dalgalı bir tabloda Türkiye kendi geleceğini başka başkentlerin inişli çıkışlı politikalarına bağlayamaz. Hele ki Orta Doğu gibi her an parçalanmaya müsait bir coğrafyada… Bu nedenle Ankara’nın Suriye-Irak koridorunda terörün kökten tasfiyesine yönelik kararlılığı yalnızca ulusal güvenlik açısından değil, aynı zamanda küresel belirsizliğe........© Türkiye





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein