menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Katil Netanyahu durdurulmalı, İsrail’in önü güç kullanılarak kesilmelidir

17 1
15.06.2025

Orta Doğu 13 Haziran gecesi yeni bir eşikten geçti. İsrail’in “Yükselen Aslan” adıyla başlattığı çok katmanlı saldırılar, İran’ın Natanz, İsfahan ve Tahran’daki nükleer altyapısını hedef aldı. Bu operasyon, yalnızca vekâlet savaşlarını değil, doğrudan iki devlet arasında açık çatışmayı tetikledi. İran ise “Sadık Vaat-3” koduyla 150’den fazla balistik füze ve yüzlerce İHA’yı devreye sokarak misillemede bulundu. Artık bölgede kontrolsüz bir tırmanış süreci başladı. Dikkat çeken bir başka nokta ise İran’ın batısında, Tebriz’deki bazı radar ve askerî noktaların da hedef alınmasıydı. Bu şehir; 30 milyona yaklaşan Güney Azerbaycan Türkü için yalnızca bir coğrafya değil, tarihî bir kimliktir. Tıpkı Kerkük gibi… Buradaki her kıvılcım, sadece jeopolitik değil, millî hafızaya da dokunur. Ancak bugün sahnelenen çatışma, yalnızca toprakların veya tesislerin değil; tarihsel meşruiyetin, siyasal mirasın ve medeniyet aklının çatışmasıdır. Katil Netanyahu’nun “Osmanlı geri dönmeyecek” sözü, bir devleti değil; bu coğrafyada asırlar boyunca barışı, adaleti ve düzeni mümkün kılan aklı hedef almaktadır. Oysa Osmanlı, yalnızca bir imparatorluk değil; üç kıtada kurumsallaşmış bir hukuk düzeni, mezhep savaşlarının önünü alan bir siyasal denge ve hâlâ çözülemeyen sorunlara yüzyıllar öncesinden çözüm üretmiş bir devlet tecrübesidir. Kudüs’ten Bağdat’a, Saraybosna’dan Halep’e kadar Osmanlı, zorbalıkla değil; adaletle hükmetti. Haritadan silinmiş olabiliriz, ama o akıl hâlâ bu coğrafyada konuşuluyor. O mübarek........

© Türkiye