Cumhur İttifakı’nın stratejik menzili: Terörsüz Türkiye’den güçlü devlete
Türkiye, son yarım yüzyıldır yalnızca terörle değil, terörün üzerinden inşa edilen bir vesayet düzeniyle mücadele ediyor. Sınırların içinde silahlı bir tehdit olarak başlayan bu bela, zamanla ekonomiden siyasete, diplomasiden medyaya kadar uzanan bir kuşatma aracına dönüştü. Bugün geldiğimiz nokta ise bu zincirin kırıldığı, devlet aklının yeniden hâkimiyet kurduğu bir dönemdir. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın son açıklamasında dile getirdiği “önce terörsüz Türkiye, sonra terörsüz bölge, nihayetinde güçlü devlet” vizyonu, işte bu tarihsel kopuşun adıdır. Bu vizyonun merkezinde bir stratejik dönüşüm yatıyor: Devlet artık terörü sadece bastırmakla değil, üretildiği zemini kurutmakla meşgul. Çünkü Türkiye, terörle savaşan bir ülke olmaktan çıkmış; barışı yöneten, istikrarı inşa eden bir güce evrilmiştir. Bu geçiş, Cumhur İttifakı’nın siyasi kararlılığıyla, askerî sahadaki başarılarıyla ve toplumun gösterdiği yüksek dirayetle mümkün olmuştur. Terörsüz Türkiye hedefi, öncelikle iç barışın tesisidir. Bugün kahraman güvenlik güçlerimizin dağlarda kazandığı başarı kadar, milletin şehirlerde kazandığı bilinç de belirleyicidir. Artık Türkiye, terörü besleyen sosyolojik damarları da görmektedir; işsizlik, kimlik istismarı, bölgesel eşitsizlikler, dış tahrikler… Devlet, bu alanlarda attığı reform adımlarıyla, “silahın değil sözün, ayrılığın değil birliğin hâkim olduğu” yeni bir dönemin temellerini atmaktadır. Cumhur İttifakı’nın burada ortaya koyduğu fark şudur: Bu mücadele sadece güvenlik politikası değil, bir medeniyet tasarımıdır.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon